METE HAN

Mete Han (OĞUZ KAĞAN),

Öyle işler başardı ki; dillere destan oldu…

Yüzyıllardır, Türk Milleti’nin belleğinde OĞUZ HAN adıyla yaşadı ve yaşamakta! Tarihin puslu-dumanlı ufkundan, şimdilik, sadece küçük bir ışık huzmesi olarak
bize ulaşan Alp Er Tunga’dan sonra, Mete Han, Türklüğün ilk gurur anıtı.O, büyük bir devlet adamı… O, büyük bir askerî deha…O, üstün bir diplomasi uzmanı…Ve O, Türk birliğini ilk sağlayan atamız! Asya’nın acımasız bozkırlarında M.Ö.7. yüzyıldan beri Hun Türkünün adı söyleniyordu. Çin Seddi, denilen o uzun ve yüksek duvarı yaparak Hunlar’dan korunmaya çalışıyordu Çinli… Ne var ki, tarih M.Ö.200’lü yılların başına gelirken, Hun Devleti çökme derecesini geldi. Güneyde Çin ejderhası yutmak için beklemekteydi.Doğu’da Tunguzlar, Batı’da Yüeçiler bir türlü dirlik vermiyordu Hun devletine…M.Ö.209 yılında Türklüğün bahtı birden açıldı; Teoman oğlu Mete Han devletin başına geçti! Mete Han, ilk önce devlet teşkilatına bir çeki-düzen vermekle işe başladı. Hun Ordusu’na çelik disiplin anlayışını yerleştirdi. Birliklerin sayılarını kendi bulduğu kuralla yeniden düzenledi. Silah, araç ve gereçleri çağının üstün savaş anlayışına uygun duruma getirdi. Günümüzde bile askerlik sanatında hâlâ yaşayan;10.000’er kişilik TÜMEN sistemini uyguladı.Mete Han, çevik hareketli atlı birlikler kurarak Hun Ordusu’nun savaş gücünü son derece artırdı. Dörtnala giden at üzerindeki Hun Çerisinin geriye ok atma yeteneğini geliştirdi. Okları da bir başkaydı Mete Han ordusunun… Oklar havada uçarken,düşmanın moralini bozan bir ıslık çalıyordu.Mete Han, işte böylesine çok üstün bir ordu gücüne sahip olmasına rağmen,Asya’da barış olmasını istiyordu. Ne var ki, komşu Tunguzlar, Hunlar’ı hâlâ zayıf, hâlâ acz içinde zannediyorlardı… Bir gün Tunguz elçisi geldi ve Mete’den çok sevdiği atını istedi. Mete Han, barış ortamı bozulmasın diye atını Tunguzlara gönderdi. Tunguzlar bununla yetinmedi. Bu sefer Mete Han’ın otağındaki bir kadını istediler. Mete,Tunguzların istedikleri kadını gönderdi. İstekleri yerine geldikçe Tunguzlar şımardılar…Şımardılar ve bir büyük hata yaptılar. Başlarını, Türk’ün ‘vatan şuuru’ kayasına çarpmak gibi bir çılgınlığa giriştiler: Tunguzlar, kendi sınırlarına yakın otlak olmayan, çorak,küçük bir toprağı istediler. İşte bu istek, Mete Han’ın şahsi öfkesini millî öfkeye çevirdi.Hemen Kurultay’ı topladı. Kurultay’da şöyle konuştu:
-“At kendi malımdı, verdim…Kadın, kendi sorumluluğumda idi, milletimin
huzuru için verdim. İstenilen toprak devlet toprağı. Bu toprak benim değil; bütün
Hunların. Çorak da olsa vatan toprağı verilmez!”