Dünyaya hükmetmek için bana böyle bir evlat gerekli
Celâleddin Harzemşah, Cengiz Han’ın yenilmez kabul edilen ordusuna karşı defalarca kahramanca mücadele verdi. 1221 yılında Sind Nehri kenarına kadar sürdürdüğü savaşta Cengiz’in teslim ol çağrısına aldırmayıp atını uçurumun kenarındaki nehre sürdü. Nehirden çıktığında elindeki kılıcını Cengiz’e doğru kaldırıp “gel başa baş mücadele edelim” çağrısı yaptı. Ama hiçbir Moğol cesaret edip de atını peşinden süremedi. İşte o zaman Cengiz: “Dünyaya hükmetmek için bana böyle bir evlat gerekli” diyerek onun kahramanlığına duyduğu saygıyı ifade etti.
Tam bir milli şuura sahip olan Celâleddin Harzemşah, kendisini Büyük Selçuklular’ın mirasçısı ve Moğollara karşı İslam’ın savunucusu olarak görüyordu. Türk-İslam tarihinin en cesur ve bahadır hükümdarlarından biriydi. Moğollar’a karşı mücadelesiyle büyük bir şöhrete kavuşmuş ve İslâmiyet’i savunan bir kahraman olarak tanınmıştır.
Özbek şair ve romancı Erkin Samandar da Celâleddin isimli bir roman yazarak onu cesarette emsalsiz bir kahraman, cesur bir komutan, büyük bir Harezmşah, Türklerin ölümsüz bir milli kahramanı olarak başarıyla sunar. Cengiz Han önüne çıkan irili ufaklı sultanları teslim alıp ilerlerken, Celâleddin ona cesurca direnmiş ve on bir yıl boyunca Türkistan, Hindistan, İran ve Kafkasya’da özgürlük bayrağını yükselterek güçlerini birleştirmiş ve Moğol ordusunu durdurmayı ve yenmeyi başarmıştır.
Celâleddin Harzemşah, Yavuz Selim gibi Farsça şiir yazma kabiliyetine de sahipti. Bir mısrası şöyledir:
“Der rezm âhanimu der bezm çu mûm Ber dost mübârekimu ber düşmen şûm Savaşta demir gibiyiz şölende mum Dostumuza kut getiririz düşmana uğursuzluk”