Fatih Sultan Mehmed Han’ın Ölümü

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Ölümü, Gebze’ye yakın Tekir Çayırı veya Hünkâr Çayırı ordugâhında Perşembe günü akşama yakın 4 Mayıs 1481 elli bir yaşında İki Karanın Sultanı, İki Denizin Hakanı, Kâyseri Rûm  vefat etti

Fatih Sultan Mehmed, muhtelif sebeplerle arası açık olan Memlûk devleti üzerine hareket ettiği sırada yolda vefat etmiştir. Padişah 27 Safer 886 ve 27 Nisan 1481’de Kapıkulu Ocaklarıyla İstanbul’dan çıktı. Tarihlere göre o sırada rahatsızdı. Üsküdar’a geçtikten sonra rahatsızlığı arttığından birkaç gün Üsküdar’da kaldı. Atla gidemeyecek derecede dermansız olduğundan araba ile yola çıktı. Bitkin bir halde Gebze’ye yakın Tekir Çayırı veya Hünkâr Çayırı ordugâhına indi ve  (4 Mayıs 1481)  Akşamı kırkdokuz  yaşında vefat etti. İstanbul’dan çıkışıyla ölümü arasında yedi gün geçmişti. Hastalığı sefere hareketinden kaç gün evveldi? Yoksa hareketi gününde mi hastalandı? Hasta halinden niçin çıktı? Ölümünde zehirlenmek gibi harici bir tesir var mıydı? gibi sorular ve bunların tetkiki ayrı bir konu olduğundan burada zikredilmedi.

Tarihlere göre hastalığı nikris olup ıstırabı fevkalâde olduğu için andan müteessiren vefat etmiş ve ölüm askerden gizlenerek hamam yapmak üzere İstanbul’a geçirilmiş ve yine tarihlere göre on bir gün ölümü saklanmış.

Fatih, Memlûkler üzerine sefere giderken veziriâzâm Karamanî Mehmed Paşa beraberinde olup İstanbul muhafazasına ihtiyar vezir İshak Paşa’yı bırakmıştı. Aynı zamanda iki oğlundan Amasya Valisi Bayezid’in oğlu Korkud ve Karaman Valisi (Cem)in oğlu Oğuz Han muhafaza altında olarak İstanbul sarayında bulunuyorlardı.

Fatih Sultan Mehmed’in vefatında hayatta Bayezid ve Cem isimlerinde iki oğlu vardı. Bunlardan büyük şehzade Bayezid otuz dört yaşında olup Vilayet-i Rum denilen Sivas, Tokat, Amasya Valisi idi. Yirmi üç yaşında olan küçüğü Cemfat ise merkezi Konya olan Karaman valisi bulunuyordu.

Bu kısa izahtan sonra elimizdeki vesikaya göre İstanbul Fatihi’nin ölümüne ve cesedinin kokmasına ve dahili ahşasının temizlenerek tahnit edildiğinden bahsedelim.

Fotoğrafını makalenin sonuna koyduğumuz vesikaya göre bu ariza Fatih’in yerine hükümdar olan İkinci Bayezid’e hitaben yazılmıştır. Bu arizayı takdim eden adam, Fatih’in yanında beraber sefere çıkan Baltacılar Kethüdası Kasım’dır. Vesikaya göre:

Baltacılar Kethüdası Kasım, Padişahla sefere çıkışında Hünkârdan çavuşluk istemiş ve Padişah da sabretmesini söylemiş. Sonra padişahın vefatı vuku bulmuş. Cesedinin üzerinde (bu her halde cesedin saraya getirilmesinden sonra olacak) üç gün güç gece mum yanmamış. Bunun üzerine Kasım da gidip bu hali kapıcılar kethüdasına söylemiş ve o da durumu İstanbul Muhafızı İshak Paşa’ya arzetmiş. Bunun üzerine İshak Paşa’nın emriyle cesedin üzerine mum yakmışlar ve cesedin kokması sebebiyle yanına kimse varmamış. Bu, kethüda Kasım ile usta dediği birisi beraberce cesedin içini açıp temizlemiş, bu yaptığı işleri kendi kethüdası da bilirmiş

Baltacılar Kethüdası  Kasım bunları zikrettikten sonra yeni Padişaha merhum Hünkârın ruhu için bu maruzatının sonuna kadar okunmasını ve kendisini  kapucu yaptıklarını arzeyliyor.

Baltacılar Kethüdası’nın yazısı Sultan Mehmed’in ölümünün duyulup meydana çıkmasından sonradır. Ondan evvel tarihlere göre belki on bir gün saklanmıştır. Gece gündüz cesedin üzerine mum yanmaması ve bu hal İshak Paşa’ya söylenerek onun emriyle mum yakılması üzerine İstanbul Muhafızı  İshak Paşa’nın Fatih’in ölümünden sonra duruma hâkim olup Veziriâzam Karamanî Mehmed Paşa’nın öldürülmüş olduğu anlaşılıyor.

Fatih’in ölümüyle cesedinin kokmaya kadar ihmal edilmesi saltanata geçecek iki şehzadenin gösterecekleri faaliyete bağlıydı. Fatih Sultan Mehmed tedvin ettirdiği kanunnâmede evladından kimse saltanat müyesser olursa nizam-ı âlem için kardeşlerini öldürmesini tesbit ettirmişti. Bu kanuna göre babalarının son demlerine doğru oğulları can kaygısına düşerek imkân dahilinde tedbirli bulunuyorlardı. Mesela Fatih’in büyük oğlu Bayezid kendisinin babası tarafından pek sevilmediğini biliyordu. Kendisi Kapıkulu Ocaklarına ve bilhassa Yeniçerilere güveniyordu ve devlet erkânından bazı taraftarları da vardı.

Fatih’in küçük oğlu Cem, babasının sevgilisi idi. Hatta Karamanî Mehmed Paşa’nın tertip ettiği kanunnâmede nümune olarak şehzadelere yazılacak fermanda misal olarak Cem’in ismi zikredilmişti. Veziriâzam ve bazı devlet adamları da Cem taraftarı idiler. Fatih Sultan Mehmed, Kanunnamede tarafgirlik etmeyerek hükümdarlığı ikisi arasında serbest bırakmıştı.

fatih sultan mehmet

İşte durum böyle iken hiç ümit edilmedik bir zamanda Padişahın genç denilebilecek yaşta ölümü ve iki tarafın kendi efendilerini hükümdar yapmak üzere faaliyete geçmeleri ve Cem taraftarı Sadrazamın öldürülmesi ve tarihçilere göre yolsuz hareketler yapıldığı sırada zavallı İstanbul Fatihi’nin cesedi ihmal edilerek kokmaya kadar varmış ve Şehzade Bayezid partisi taraftarı olan İstanbul Muhafızı Vezir İshak Paşa duruma hâkim olarak mütereddit bulunan Amasya Valisi Bayezid’i arka arkaya adamlar göndermek suretiyle Cem’in gelmesinden evvel saltanata davet ile cülûs ettirmiştir.

Baltacılar Kethüdası Kasım’ın, Sultan Bayezid’e takdim ettiği ariza aynen şöyledir:

Sultan Atabe-i saadet penah (penaha) yüz sürmekten sonra mâruz-ı bendegi ben fakir devletlû

Hünkârın tâb-e serah, Baltacılarının Kethüdasıydım.

Devletlû hünkârın kulluğunda idim devletiyle öte yakaya  sefer idicek hünkâr, ben fakir Çavuşluk sadaka eyle Sultanım  dedim, devletiyle sabreyle der.

O halde hünkâr müteveffa oldu üzerimde (üzerinde) üç gün ve üç gece mum yanmadı. Vardım Kapucular Kethühasına söyledim, ol dahi İshak Paşa’ya söyledi. Emir eylediler mum yaktım reyhası (rayihasından) kimse yanına varmadı. Ben fakir, usta ile bilece içini ayırtladım

Bu zikr olunan sözleri kethüdamız dahi bilir devletlû hünkârın ruh (ruhu) için bu zikr olanı ahirinedek oku devletlû sultanım. Devletiyle taht (tahta) geldin. Ben kulunu Kapıcı eylediler baki ferman sultanımın.

El fakir ül hakir

Kulun Kasım Saray Kapucular Kethüdası

kaynak

Ord. Prof. İ. H. UZUNÇARŞILI

Tablo : Şakir Şeyhoğlu