Sırbistan Seferleri

Sırbistan Seferleri, 1454 – 1459 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet Han(ö. 886/1481)önderliğindeki Osmanlı İmparatorluğun, Sırbistan toprakları üzerine düzenlediği askeri seferlerdir. İstanbul’un fethinden sonra düzenlenen ilk seferler arasında yer almaktadır.

İstanbul'un Fethi

1454 – 1459 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet Han(ö. 886/1481)önderliğindeki Osmanlı İmparatorluğun, Sırbistan toprakları üzerine düzenlediği askeri seferlerdir. İstanbul’un fethinden sonra düzenlenen ilk seferler arasında yer almaktadır.

Fatih Sultan Mehmet, Sırbistan ve çevresi almak, Balkanlar ve Orta Avrupa’nın hakimiyet altına alınarak, buraları bir üs bölge haline getirmek istiyordu. Sırp Despotu Brankoviç‘in Osmanlı İmparatorluğuna karşı düşmanca tutumu ve diğer Hristiyan imparatorluklarla iş birliğine gidişi, seferlerin durumunu daha da hızlandırmıştır.

Sultan II.Murad döneminde Sırbistan ve çevresi ele geçirilmiş ancak Sırp kralı Brankoviç, Macar krallığına sığınmış ve Macaristan Krallığı ile işbirliği yapmıştı. Sultan II.Murad komutasındaki Osmanlı İmparatorluğu ve Macaristan Krallığı arasında yapılan savaşlardan sonuç çıkmamış ve taraflar arasında üstünlük sağlanamamıştır. 1444 yılında Segeddin anlaşması imzalanmış ve bölgede barış yapılmıştı.

Ancak durumdan faydalanan ve Macar kralı ile anlaşan Sırp Despotu Brankoviç, Sırp topraklarına yeniden hakim olarak bağımsızlığını tekrardan ilan etti. 1448 yılında yapılan II.Kosova Savaşında Sırp krallığı tarafsız kalmasına karşı, Başta Macar krallığı olmak üzere Papalık ve Eflak Presliği ile ittifak yaptı. Savaş durumundan yararlanarak bir çok toprağı işğal etti. Haberi alan Fatih Sultan Mehmet Han, Brankoviç’e elçi göndererek düşmanca tutumundan vazgeçerek Sırbistan çevresinde bulunan stratejik öneme sahip bazı kalelerin teslim edilmesini istedi. Teklifi kabul etmeyen Brankoviç Sırbistan ve talep edilen kalelerin güçlendirilmesi emrini verdi. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet 1454 yılında I. Sırbistan Seferine çıktı.Bu seferi takip eden toplamda Sırbistan üzerine dört sefer daha düzenlendi.

I. Sırbistan Seferi (1454)

İstanbul'un Fethi

Fatih Sultan  Mehmed Han, babası II. Murad Han zamanında yapılan Segedin Antlaşması ile Sırplara bırakılan kaleleri de geri istiyor ve şu mesajı gönderiyordu:

“Hüküm sürdüğün memleket sana ait değildir. Lazar’ın oğlu Etienne’indir ve Lazar’ın kızı üvey validemin haklarından dolayı bana verilmelidir. Babanın topraklarını sana bırakabilirim. Reddedersen üzerine yürürüm.”

Osmanlı İmparatorluğu elçisi, Sırbistan Kralına giderek taleplerini iletti. Talepler arasında Morava, Belgrad,Semendire ve Golubac vadisi bulunuyordu. Sırp Kralı talepleri reddederek istenilen kaleleri güçlendirdi ve Haçlı devletleri ile anlaşma yapmaya başladı. Fatih Sultan Mehmet Han, bunun üzerine 20.000 kişilik ordusu ile Sırbistan’a doğru sefere çıktı.Dönemim ünlü Tarihçi ve Katib KRITOVULOS, Mikhael bu birliğin askerlerin çoğunluğunun süvari olduğunu, Sırp Kralın kaleye büyük miktarda bir askeri birlik bıraktığını ve kendisinin Macaristan’a kaçtığını yazamaktadır.

Osmanlı İmparatorluğunun ordusu, Semendire ve Ostroviç de bulunan kaleleri kuşlattı. Semendire kuşatmaya dayanırken, Ostroviç kuşatmaya dayanamadı ve aynı yıl teslim olarak kaleyi Osmanlı kuvvetlerine bıraktı. Macaristan ve olası haçlı desteğinden dolayı Semendirme kuşatması ertelenerek Osmanlı Ordusu taktiksel olarak Edirne’ye döndü. Birinci Sırbistan Seferi böylece sonuçlanmış oldu.

II. Sırbistan Seferi (1455)

fatih Sultan Mehmet Han

1454-1455 yılları arasında Macar İmparatoru Hunyadi Yanoş, Sırp Kuvetleri ile birlikte Osmanlı İmparatrluğunun eğemen olduğu Niş ve Vidin’e saldırıya geçti. Bölgede bir çok tahrip ve yağmalarda bulundu. Osmanlı kuvvetlerine de ağır kayıplar verdi.Haberi alan Fatih Sultan Mehmed Han ordunun başına kendisi geçerek İkinci Sırbistan Seferini başlattı.

Osmanlı ordusu, stratejik öneme sahip Vıçıtırın, Trepca ve Nobırda bölgelerine yöneldi. Burada kritik bir çok bölgeyi teslim aldı. Bu durum karşısında Sırp Kral Branković, Fatih Sultan Mehmet‘ten barış istemek zorunda kaldı. II. Sırbistan Seferinde, Sırpların Ortodoks, Macarların ise Katolik olması fetihleri kolaylaştırmış ve katolik-ortodoks ayrımı iyiden iyiye artmıştır.

Belgrad kalesi “alınamaz” diye ün yapmıştı. Büyük Türk’ün yaklaştığı haberi üzerine Tuna prensleri ortalıkta görünmemek için şatolarına kapandılar. Kral Hunyadi Yanoş, av partisini bahane ederek aceleyle Buda’dan ayrıldı ve tehlike geçene kadar geri dönmedi. Kralın elçisi Kardinal Juan Carvajal, Papa III. Callixtus’a şöyle yazıyordu.

“Tek umudumuz, Tanrı’nın siz Papa Hazretlerinin duasını duyması ve prensleri ve donanmalarını göndermeye razı etmesidir. Tehlike çok büyüktür ve an meselesidir.”

III. Sırbistan Seferi (1456)

İstanbul'un Fethi

Osmanlı İmparatorluğu, Semendire ve etrafını kuşatma altına almıştı. Sırp,Macar ve Bosnalı halklar arasında taht üzerinde hak talep etmeleri ve güç politikalarında bir çok sorun vardı. Kale içerisindeki huzursuzluktan ve anlaşmazlıktan haberden olan Hükümdar stratejik hamleler yaparak kaledeki iktidar sorunlarını kullandı.

Birkaç hafta süren iktidar ve taht kavgaları grupları bölerek Semendire kalesini savunmasız bıraktı. Sırpların savunmasız bıraktığı Semendire Fatih Sultan Mehmet Han‘a teslim oldu. Sırbistan ve çevresi Osmanlı İmparatorluğuna katılarak, bir osmanlı eyaleti haline geldi.

Fatih Sultan Mehmet Han, stratejik önemi olan zengin yeraltı kaynaklarına sahip olan bölgeyi topraklarına katmıştır.

IV. Sırbistan Seferi (1459)

İstanbul'un Fethi

Sırp Kralı Đurađ Branković ‘in ölümünden sonra, yerine oğlu Lazar Brankoviç geçti. Ancak bir yıl sonra Lazar Brankoviç’de yaşamını yitirdi. Ölen Sırp Kralının yerine Lazar’ın eşi Helen geçti. Bu durum Sırbistan ve çevresinde büyük taht ve iktidar karğaşaya sebep oldu.

Osmanlı İmparatorluğuna ödenen vergiler yerine getirilmedi. Bölgedeki istikrarsızlıklar yağma ve askeri sorunlara sebep olmaya başladığında, Fatih Sultan Mehmet Han, 1459 yılında IV. Sırbistan Seferi’ne çıktı.

Osmanlı İmparatorluğu 1459 yılında IV. Sırbistan Seferinde bölgede bulunan bütün kale ve konumları Feth etti. Çok sayıda asker konuşlandırıldı. Sırbistan Semendire sancağı haline getirildi. Orta Avrupa’nın içlerine kadar bütün balkan ve avrupa toprakları Osmanlı hakimiyeti altına girmiş oldu.