Şah Muhammed Hüdabende

Şah Muhammed Hüdabende, Safevî Devleti’nin dördüncü hükümdarıdır. 532 yılında Erdebil’de doğmuş ve 11 Şubat 1578 ile 1 Ekim 1588 tarihleri arasında hükümdarlık yapmıştır.

Şah Muhammed Hüdabende, I. Tahmasb‘ın ve Türkmen kökenli Musullu eşi Sultanum Begüm’ün oğludur. Asıl adı Muhammed Mirza’dır. Tahta geçmeden önce 1535-1571 döneminde Herat’ta Horasan Eyaleti ve 1571-1578 döneminde Fars Eyaleti valiliği yapmıştır.

Kendisi Şah İsmail’in torunudur ve iktidar dönemi boyunca Safevî Devleti içinde çeşitli iç savaşlar ve ihtilaflar yaşanmıştır. Şah Muhammed Hüdabende’nin hükümdarlığı sırasında Kızılbaş oymakları arasında çeşitli anlaşmazlıklar ve iç çatışmalar meydana gelmiş, devletin merkezi otoritesi zayıflamıştır.

1587’de yapılan bir saray darbesi sonucunda tahttan indirilen Şah Muhammed Hüdabende, 1588’den sonraki yaşamını Kazvin’de hapiste geçirdi ve ya 21 Eylül 1595’te ya da 10 Eylül 1596’da öldü. Sonrasında oğlu Şah Abbas I, Safevî Devleti’nin beşinci hükümdarı olarak tahta çıkmıştır.

Safevi Devleti Şahi olup 11 Şubat 1578’de tahta geçen Şah Muhammed Mirza, lakap olarak “Hüdabende” adını aldı. Şah Muhammed’in şahsi icraatından tarihlerde hemen hemen hiç bahis edilmemektedir. Tarihçiler bunu şahsı devlet idaresinin gayet zayıf olmasına bağlamaktadırlar.

Hükümdarlığa getirildiği zaman Şah Muhammed’in gayet zayıf iradeli de olduğu ortaya çıktı ve iktidar dizginleri kadınların eline geçti. Kadınların devlet iktidarını kullanması o zamana kadar Safevi Devleti içinde nispeten olağan bir gelişme idi. Şah İsmail’in saltanat döneminin sonunda eşlerinden biri olan “Taçlı Hanım” I. İsmail Sah kadar devlet idaresinde iktidar gücünü kullanmıştı. Şah I. Tahmasb’ın saltanatının sonlarında çok sevdiği kızı Çerkes asıllı “Perihan Hanım” devlet idaresinde hemen hemen tek iktidar sahibi kişi idi. Nitekim Şah Tahmasp öldüğünde yerine II. İsmail’in şah olmasını Perihan Hanım sağlamıştı. Onun iki yıl sonra bertaraf edilmesi için yapılan komploda Şah II. İsmail’in ölmesine nedeni olan zehirli afyonu ona Perihan Hanım içirmişti. Bazı tarihçiler Safevi’lerin bu kadınlar saltanatı geleneğinin onlara Orta Asya’dan Turk ve Moğol devletleri idaresinden geçtiğini iddia etmektedirler.

Anne ayrı baba bir üvey kız kardeşi ve annesi Çerkez asıllı olan Perihan Hanım önceki şah II. İsmail’i zehirleyip öldürmüştü. Bu nedenle üvey kardeşi Şah Muhammed’i şahsen kontrolü altına alarak Safevi Devleti idaresinin kendi eline geçmesi gerektiğine inanmakta idi. Perihan Hanım Kazvin’de devlet işlerine hakim olmuştu. Fakat devletin Büyük Veziri olan Mirza Salman ile arası açıldı. Büyük Vezir Kazvin’i terk edip Şiraz’a çekildi. Devlet işleri Perihan Hanım’a kaldı.

Ama Şah Muhammed Hüdabende’nin 1566’a evlendiği karısı olan, “Mehdi Ulya” unvanını taşıyan, Mazardan bölgesinin “Maraşi” asıllı eski emir/valisinin kızı olan Hayrulnisə Hanım da devlet iktidarına kendi katkısını yapmak istemekteydi. Kocası Şah Muhammed tahta geçince Hayrulnisa Hanım Şiraz’da devlet işlerini eline geçirmişti. Büyük Vezir Mirza Salman Kazvin’den ayrılıp onun takipçisi olarak Şiraz’a gelmişti.

Bu dönemde Hayrulnisa Hanım iktidar gücünün bir örneğini göstermek için Şah’ın tahta gelmesinden hemen sonra isyan çıkartması dolayısıyla ” İştahr” Kalesinde hapis edilen Ahmet Han Gilani’nin serbest bırakılması vakası ele alınabilir. Hayrulnisa Hanım bu kişinin serbest bırakılmasını istemişti. Şah Ahmet Han Gilani’yi eşinin isteği üzerine affetmişti. Kazvin’de yapılan şahin taht çıkma merasiminden sonra Ahmet Han, Gilani ana ülkesi olan Gilan’a dönüp orada emir/vali görevine geri geçmiştir. Onunla birlikte bu isyan dolayısıyla Alamut Kalesine hapsedilmiş olan İsa Han da serbest bırakılmış ve Saki eyalatine emir/vali tayin olmuştu.

Hayrulnisa Hanım ve Büyük Vezir Kazvin’den Şiraz’a gelmiş iken onunla birlikte bir komploya girip Kazvin’de idareyi elinde tutan Perihan Hanımı bertaraf etmeyi planladılar. Şah Muhammed’i kendi taraflarına almak için onunla görüşerek Perihan Hanım’ın kendini tutmadığına onu ikna ederek Perihan Hanım’ın idam edilmesi hakkında bir fermanı ona imzalattılar. Şah, eşi ve Büyük Vezir Kazvin’e geri döndüklerinde Şubat 1578’de Perihan Hanım kementle boğularak idam edildi.

Bundan sonra Safevi Devletinde iktidar gücü tek başına Hayrulnisa Begüm eline geçti. Hayrulnisa Hanım devletin en önemli idareciliklerine akraba ve yakınlarının tayin ederek ve gayet efektif bir istihbarat ve teftiş şebekesi kurarak Safevi Devleti’ni idareye başladı. Bu sistemde Hayrulnisa Hanım Kızılbaşlar yerine Tacik asıllı olan kişileri kullanmaktaydı. Hayrulnisa Hanım’ın iktidar gücünü günün tanınmış Safevi Devleti tarihçisi İskender Münşi, “Tārīkh-i ʿAlem-ārā-yi ʿAbbāsī” adlı eserinde

Bütün işlere nezаret еderdi ve hiçbir iş onun nezareti olmadan yapılamazdı.

olarak tasvir edilmiştir. Hayrulnisa Hanım devlet işlerini kendisi görmek için kendine bağlı danışman-idareci olarak “Kıvаmüddin Husеyn Sırаzı” adlı kişiyi kendine özel bir vezir olarak atamıştı. Bu özel vezir makamı bundan sоnrаda Safevi Devletinde bulundu ve devletin sona erişine kadar bu çeşit özel vezir idarecilerden istifade olundu. Bu özel vezirlere “Ruknussaltanat” veya “Itimаdud-devlet” lakabı verildi. Bu güçlü Hayrulnisa Hanım devlet merkezi dışında güçlü olan ve devamlı merkeze muhalefet eden Kızılbaş oymaklarını kocasının idaresindeki devletin merkezine bağlamak için gayret gösterdi.

Hayrulnisa Hanım’ın şahsi devlet icraatına şu örnek verilebilir. Sultan Murad-Han Mazarderan eyaleti kalıtsal emir/valisi olan Hayrulnisa Hanım’ın babasını öldürüp yerine geçmiş ve kendi öldüğü zaman emir/valilik Murad-Han oğlu Mirza Han’a geçmişti. Hayrulnisa Hanım Mirza Han’ı öldürtüp yerine kendi oğlu olan Hamza Mirza’yı geçirmeye karar vermişti. Mirza Han Kızılbaşların kendine verdikleri güvenlik sözüne dayanarak Kazvin’e gelmek için yola çıkmıştı. Fakat Hamza Mirza bu Kızılbaşların güvenlik sözüne hiç değer vermeyen Hayrulnisa Hanım’ın destekçileri tarafından Kazvin yolunda iken pusuya düşürülüp öldürüldü. Fakat Temmuz 1579’da Hayrulnisa Begüm de bu tedbirlerine düşman olan Kızılbaş suikastına kurban gidip öldürüldü. Güvenlik sözleri tutulamayan Kızılbaşlar Şah Muhammed’de bir şikayet mektubu yazarak Hayrulnisa Hanım’ın iktidar gücünden arındırılmasını istediler ve bu istekleri kabul edilmezse isyan edeceklerini de bildirdiler, Şah onu sürgüne göndermeyi düşündü ama karısı onu bundan caydırdı. En onunda bir grup Kızılbaş Hayrulnisa Hanımı sarayda rehin de tutulan Kırım Hani’nin kardeşi olan Adil Giray Han ile zina etmekle suçladılar. Kimseye aldırmayan bu Kızılbaşlar grubu 26 Temmuz 1579’da sarayın haremine baskın düzenlediler. Burada bulunan Hayrulnisa Hanım ve annesini öldürdüler.

Bundan sonra çeşitli Kızılbaş klikleri Safevi Devleti içinde kendi kliklerinin başa gelmesi birbirleriyle kıyasıya rekabete başladılar. Safevi Devleti’nin idaresindeki birlik beraberlik bozuldu. Şah Muhammed’in saltanatı kliklerin birbirine rekabeti ve aralarında dalaşmalar yapmaları ile geçmeye başladı.

Önce Şah Muhammed’in hayatta en büyük erkek çocuğu olan Hamza Mirza, daha yetişkin yaşta değilken, veliaht olarak ilan edildi. Hamza Mirza devletin Büyük Veziri olan ve kendini Hayrulnisa Hanım suikastından zor kurtaran Mirza Salman ile işbirliği yapmaya başladı. Hayrulnisa Hanım’ın Kızılbaşları merkez bağlama stratejisinin başmimarı olan ve kendine bağlı bir ordu kurmaya heveslenen Mirza Salman ve ona bağlı veliaht Hamza Mirza, Kızılbaşların hışmına uğradı. 1583’de Kızılbaşlar Şah Muhammed’de baskı yaparak vezir Mirza Salman’ın idam edilmesini sağladılar. Bundan sonra Hamza Mirza devlet işlerini tek başına üzerine aldı. Ama 6 Aralık 1586’da Hamza Mirza da Gence’de nedeni çok gizemli bir suikasta kurban gitti ve öldürüldü.

Şah Muhammed’in pek iradesiz içişleri yönetimi ülkede bir sıra, özellikle Kızılbaşlar tarafından iç isyanların çıkmasına da neden olmuştu. Bu Kızılbaş iç isyanlarının en önemlisi 1581’de en son isyan olup bu isyan sonucu olarak Şah Muhammed Hüdabende Safevi Devleti şahlığından atılmıştır. Bu isyan Horasan’da bulunan en önemli Kızılbaşlardan olan Samlu Emir Alikuli Han tarafından başlatılmış ama sonra Mürşid Kuli Han tarafından devam ettirilmiştir.

Muhammed Mirza, daha şah olarak tahta çıkmadan once, Horasan’da Herat valiliğinden Şiraz’da Fars eyaleti valiliğine nakledildiğinde üçüncü erkek oğlu olan (Şah olmadan kullandığı adla) Abbas Mirza 4 yaşında idi. Horasan eyaletinin Safevi sülalesinden bir valisi olması geleneği üzerine küçük Abbas Mirza Herat valisi olarak atandı. Ama Horasan’da gerçek iktidar Abbas Mirza’nın lalası olan Kızılbaş lideri Samlu Emir Alikuli Han elinde idi. Samlu Emir Alikuli Han birkaç yıl sonra kendini Horasan da bağımsız emir olarak ilan etti. 1581’de şahın oğlu ve Horasan’ın nominal valisi olan Abbas Mirza’ya bağlığını ilan ederek onu Kazvin’e bağlı olmayan Safevi Şahı olarak ilan etti. Fakat Samlu Emir Alikuli Han’ın bu isyanı bastırıldı ve Alikuli Han Herat’ta kaldı. Horasan’da en önemli Kızılbaş lideri olan Ostanclu Mürşid Han Abbas Mirza’nın lalalığını üzerine aldı. Tam bu dönemde 1587’de Özbekler büyük bir ordu ile Horasan’a saldırdılar ve Herat’ı kuşatmaya aldılar. Mürşid Kuli Han oradan topladığı ordu ile Abbas Mirza ile birlikte Özbeklere karşı gelmeye başladı.

Ama Mürşid Kuli Han Safevi devletini eline geçirmeye kararlı idi ve genç Abbas Mirza’yı buna bir alet olarak kullanmaya başladı. Mürşid Kuli Han ve yanında Abbas Mirza 1587’de sonbaharında Horasan Kızılbaş ordusu ile Safevi Devleti başkenti olan Kazvin’e yürüdüler. Kazvin’de Mürşid Kuli Han Safevi Devleti şahı olan Şah Muhammed Hüdabende’yi tahttan indirdiğini ve yerine oğlu Şah Abbas’ı 16 Ekim 1587’de. Safevi Devleti Şahı olarak ilan etti. Yeni şahın babası olan Şah Muhammed Hüdabende tahttan hal edilmesine itirazda bulunmadığı bildirilmektedir.. Sabik Muhammed Hüdabende 1 Ekim 1588’de Safevi Devleti Şahlık sembollerini oğluna devretti ve daha 17 yaşında olan Şah Abbas resmen Safevi Devleti Şehinşahı olarak tahta geçti.