Türkçe’nin Kıpçak dil grubuna giren ve Kazakistan Cumhuriyeti’nin resmî dili olan Kazak dili Kazakistan, Doğu Türkistan, Moğolistan, Kırgızistan ve Özbekistan ile değişik ülkelerde dağınık olarak yaşayan Kazaklar tarafından konuşulmaktadır. Arapça ile Farsça’nın fazla tesir etmediği Kazak dili ünlü-ünsüz uyumu bakımından diğer lehçelere göre daha gelişmiştir. Genel Türkçe’deki “ş” yerine “s”, “ç” yerine “ş” kullanılması, bazı yazılı durumlarda m/b/p ile n/d/t ünsüzlerinin ortaya çıkması önemli özelliklerindendir.
Üç defa alfabe değiştiren Kazaklar 1929’a kadar Arap, 1929-1940 yılları arasında Latin, 1940’tan sonra Kiril harflerini kullandılar. 1991’de bağımsızlığın kazanılmasıyla birlikte bazı Kazak aydınları Arap alfabesine dönülmesini, bazıları ise diğer Türk halkları ile ortak bir alfabenin benimsenmesini istediler. Halen çoğunlukla Kiril alfabesi kullanılmakta, Latin harflerine dayanan bir alfabe üzerinde de çalışılmaktadır. XIX. yüzyılın ortalarında başlayan yazılı Kazak edebî dili halkın en çok kullandığı şiveye dayanır. Çokan Velihanov, Abay Kunanbay ve Ibıray Altınsarin gibi Kazak aydınları bu dili kullanmışlardır.
Kazak edebiyatının ilk eserleri olarak Türk dünyasının ortak dil ürünleri olan Orhon yazıtları kabul edilmektedir. Bunları Oğuznâme ve Dede Korkut Kitabı takip eder.