Hersekzade Ahmed Paşa
Hersekzade Ahmed Paşa, 1459’da Herseg-Novi’de (Kastel Nuovo) doğdu. Asıl adı Stjepan’dır. Güneydoğu Bosna hâkimi, “herceg” (dük) unvanıyla anılan Stjepan Vukčić-Kosača’nın küçük oğludur. Fâtih Sultan Mehmed Bosna’yı aldıktan (1463) sonra hâkiminin unvanı dolayısıyla Hercegovina (Hersek) diye adlandırılan Güneydoğu Bosna’ya kuvvet gönderince Dük Stjepan Osmanlılar’a itaat etmek zorunda kalmış, bu arada oğlu Stjepan da rehin olarak Osmanlı sarayına götürülmüştü. Baba Stjepan’ın 1466’da ölümü üzerine oğulları Vladislav ile Vlatko arasında başlayan mücadeleden faydalanılarak Hersek tamamıyla Osmanlı topraklarına katıldığında küçük yaştaki Stjepan saray hizmetine alındı. Kendisine Ahmed adı verildi ve babasının unvanı dolayısıyla ailesi Hercegović olarak bilindiğinden o da Hersekzâde diye anılmaya başlandı. Çağdaşı Kemalpaşazâde ise Hersekzâde’nin Osmanlı sarayına alınışı hakkında farklı bir bilgi verir. Ona göre Fâtih Sultan Mehmed Hersek’i alınca buranın hâkimi büyük oğlu ile birlikte kaçmış, küçük oğlu Stjepan Dubrovnik’te kalmış, orada bulunduğunu duyan Fâtih onu isteterek sarayına almıştı.
Fâtih’in sevgisini ve güvenini kazanan Hersekzâde Ahmed sarayda çeşitli hizmetlerde bulundu ve mîralemliğe kadar yükseldi. 1478’de Fâtih’in İşkodra seferine bu görevle katıldı. Seferde çekilen sıkıntılar yüzünden padişah, “Bir iş bilir vezirim yoktur ki işlerimizi görüp bizi bu güçlüklere müptelâ etmeyeydi” deyince Hersekzâde hapiste bulunan Gedik Ahmed Paşa’yı kurtarabilmek amacıyla, “Gedik Paşa kulunuz beraber olsaydı bu zahmetler çekilmezdi” cevabını verdi ve onun hapisten çıkarılmasını sağladı. Bir süre sonra Hamîd-ili sancak beyliğiyle “taşra çıkan” Ahmed Paşa, Fâtih Sultan Mehmed’in vefatından sonra 1481’de Hüdâvendigâr sancağına tayin edildi ve Cem hadisesinde Bayezid’in yanında yer aldı. Ardından Anadolu beylerbeyiliğine getirildi. Bu görevi sırasında Bayezid’in kızı Hundi Hatun ile evlendi (1484). Aynı yıl, Akkirman ve Kili’nin fethiyle sonuçlanan seferde Anadolu askerleriyle hazır bulundu. 1485’te Memlükler’le başlayan savaşa katıldı. Memlük kuvvetleri Osmanlılar’a bağlı Dulkadıroğlu Alâüddevle’yi yenip Kilikya’daki bazı kalelerle Gülek’i ele geçirince Anadolu beylerbeyi olarak Hersekzâde serdar tayin edilip onlara karşı gönderildi (1486). Fakat emrine verilen Karagöz Paşa ile Hızır Beyzâde’nin kıskançlık yüzünden kendisine yardım etmemeleri onun yaralanıp esir düşmesine yol açtı. Kahire’ye götürülüp Sultan Kayıtbay’ın huzuruna çıkarılan Hersekzâde bir yıl esir hayatı yaşadıktan sonra serbest bırakıldı. İstanbul’a döndükten sonra Gelibolu sancak beyi ve kaptan-ı deryâ oldu; 1488’de Vezir Hadım Ali Paşa Memlükler’e karşı serdar tayin edilirken o da donanma ile denize açıldı. Hersekzâde kumandasındaki donanma Ayas’ı ele geçirdikten sonra Trablusşam sahillerine saldırmış, oradan Mısır kuvvetlerinin karaya çıkmasını önlemek amacıyla İskenderun’a yönelmiş, ancak şiddetli bir fırtınaya tutulduğundan gemilerin çoğu kaybedilmişti. Başlangıçta üstünlük sağlayan Osmanlı kara ordusu da yenilince Adana yeniden Memlükler’in eline geçti. Hersekzâde Ahmed bir süre sonra ikinci defa Anadolu beylerbeyiliğine getirildi ve ertesi yılın baharında yine Memlükler üzerine gönderildi. Onun bu sefer sırasında, Kayseri yakınlarında Mısır ordusuyla yaptığı mücadelede ikinci defa esir düştüğü ve (1491) Osmanlı-Memlük barışının yapılmasıyla serbest bırakıldığı rivayet edilirse de bu bilgi devrin kaynaklarınca doğrulanmamaktadır.
(1492) Arnavutluk üzerine yapılan sefere Anadolu beylerbeyi olarak katılan Hersekzâde Ahmed, vezirliğe yükseltildikten sonra (Haziran 1497) Dâvud Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirildi. Onun bu ilk sadrazamlığı ancak bir yıl sürdü, (1498) yerine Çandarlı İbrâhim Paşa tayin edildi. Aynı yıl Venedik Cumhuriyeti ile savaşa girilince, İnebahtı (Lepanto) üzerine yapılan sefere katıldı. Bu arada Osmanlılar’a karşı bir Haçlı ittifakı oluşmuş, Fransız ve Venedik gemilerinden meydana gelen bir donanma 1501 yazında Midilli’yi kuşatmıştı. Bunun üzerine Mesih Paşa azledilerek yerine Hersekzâde getirildi (1501) ve bir filo ile bu adaya gönderildi. Saruhan sancak beyi Şehzade Korkut’un da yardımıyla müttefik donanması yenilgiye uğratıldı ve Midilli kurtarıldı. Venedik ile savaşa son veren 1502 antlaşmasının yapılmasında Hersekzâde Ahmed Paşa’nın büyük rolü olmuştur. Ancak bir süre sonra vezîriâzamlıktan kendi isteğiyle ayrıldı. (10 Mart 1504) Gelibolu sancak beyi ve kaptan-ı deryâ oldu, uzun süre bu görevde kaldı.
Hersekzâde Ahmed Paşa,(2 Temmuz 1511) Hadım Ali Paşa’nın şehid olmasıyla boşalan sadrazamlığa tayin edildi. Bu üçüncü sadâreti ancak üç ay devam etti. II. Bayezid’in oğulları arasında başlayan saltanat mücadelelerinde daima padişah yanlısı olarak hareket etti ve onun tahttan çekilmesine karşı çıktı. Hatta Yavuz Selim’in taraftarı olan yeniçeriler ayaklanınca onun da konağına saldırarak yağmalamışlar, kendisi güçlükle kaçıp kurtulabilmişti. Bu olaydan sonra görevinden alınarak yerine Koca Mustafa Paşa getirildi (21 Eylül 1511).
Yavuz Sultan Selim tahta çıktıktan sonra Şehzade Ahmed tarafını tutan Koca Mustafa Paşa’yı idam ettirdi ve Hersekzâde’yi dördüncü defa sadârete getirdi (1512 Kasım sonu). Ahmed Paşa’nın Şehzade Ahmed’e yazdığı mektupta “Hak Teâlâ’nın devleti Sultan Selim’e verdiğini” belirtmesi bu tayinde etkili olmuştur. Onun bu dördüncü sadrazamlığı İran seferinden dönüşe kadar bir yıl on bir ay sürdü. Çaldıran Savaşı’nda padişahın maiyetinde ordunun merkezinde yer alan Hersekzâde, Tebriz üzerinden Anadolu’ya dönüşte Şarkîkarahisar’a (Şebinkarahisar) doğru gelinirken yeniçerilerin çıkardığı karışıklıklar yüzünden sadâretten azledildi (28 Ekim 1514). Dukakinzâde Ahmed Paşa ile Hadım Sinan Paşa’nın sadâretlerinden sonra Yavuz Sultan Selim Hersekzâde’yi yeniden bu mevkiye getirmek istedi. Yaşlılığını öne süren Hersekzâde önceleri bu görevden kaçınmışsa da sonunda (8 Eylül 1515) beşinci defa sadrazam tayin edildi. Bursa’dan gelip Edirne’de mühr-i hümâyunu alan Ahmed Paşa’nın bu görevi yedi ay üç gün sürdü. Diyarbekir Beylerbeyi Bıyıklı Mehmed Paşa’nın Safevî kuvvetlerince kuşatılmasına çok üzülen Yavuz Sultan Selim, saraya çağırdığı ihtiyar sadrazamın başına birkaç yumruk vurup kavuğunu düşürdükten sonra kendisini azletti ve Yedikule’de hapse attırdı (26 Nisan 1516). Ancak yeni vezîriâzam Hadım Sinan Paşa’nın ricası üzerine hapisten çıkarıldı.
Hersekzâde Ahmed Paşa Mısır seferi sırasında Bursa muhafızı olarak bulunuyordu. Haydar Çelebi’ye göre Yavuz Sultan Selim Kahire’ye girdikten sonra onu yanına çağırttı; Mısır’a giden Hersekzâde’ye muhtemelen seraskerlik görevi verildi. (29 Haziran 1517) Kahire’den ayrılan Hersekzâde, Dulkadır vilâyeti (Maraş) sınırlarına geldiğinde Kızılçöl mevkiinde (21 Temmuz 1517) vefat etti; seraskerlik görevine Karaman Beylerbeyi Deli Hüsrev Paşa getirildi. Naaşı İzmit körfezindeki Hersek kasabasında (bugün köy) inşa ettirdiği cami yanındaki türbeye defnedildi. Mezar kitâbesinde ölüm tarihi Receb 923 (Temmuz 1517) olarak gösterilmiştir. Batı kaynaklarına dayanan C. Schefer ise yanlış olarak Mart 1518 tarihini vermektedir.
Ahmed Paşa’nın Hundi Hatun’dan Ali, Mustafa, Aynişah, Kamerşah ve Mahdumzâde adlarında beş oğlu olmuştur. Kurduğu Hersek kasabasındaki cami ve imareti dışında Keşan’da da bir camisi vardır. Ahmed Paşa bu eserleri için Anadolu ve Rumeli’den bazı köy ve çiftlikleri vakfetmiştir. (1511) tarihli vakfiyesi M. Ahmed Simsar tarafından yayımlanmış, ayrıca M. Tayyib Gökbilgin tarafından özetlenmiştir. Onun İzmir’de, Kütahya’da hamam, kervansaray, dükkânlar yaptırdığı da bilinmektedir. II. Bayezid 1485’te Serez bâcı mukātaasını Hersekzâde’ye timar olarak vermiş, Yavuz Sultan Selim de Çirmen’e bağlı bazı köyleri “bervech-i tekāüd” kendisine tahsis etmiştir. Kaynaklar Hersekzâde’yi iş bilir, güvenilir, dürüst ve kahraman bir devlet adamı olarak nitelendirmektedir. II. Bayezid’e çok yakın bir kişi olduğu için o yıllarda bir Osmanlı tarihi yazan T. Spandouyn Cantacasin geniş ölçüde onun verdiği bilgilerden faydalandığını belirtmektedir.
Kaynak: İslâm Ansiklopedisi