Hacı Bayram-ı Veli
Hacı Bayram-ı Veli(d. 1352, Ankara, Ahiler Yönetimi – ö. 1430, Ankara, Osmanlı İmparatorluğu), Türk mutasavvıf ve şairdir. Safevî tarikatı büyüklerinden Hoca Alâ ad-Dîn Ali Erdebilî’nin öğrencilerinden olan Şeyh Hamid-i Veli’nin öğrencisi ve Bayramiyye tarikatının kurucusudur. Türbesi, Ankara’da Hacı Bayram Câmii’nin bitişiğinde bulunmaktadır.
Hayatı
Hacı Bayrâm-ı Velî’nin doğum tarihi, adı, ailesi ve hayatının diğer safhaları hakkında kesin bilgiler sınırlıdır. Doğum ismi, Numan bin Ahmed, lakabı ise “Hacı Bayram”dır. 1352’de Ankara’nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfazıl (Solfasol) köyünde doğmuştur. Hacı Bayrâm-ı Velî, 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu’da yetişmiş, eserlerini diğer Hacı Bektaş-ı Veli yoldaşları gibi Türkçe olarak yazmış ve dönemdeki Türkçe kullanımını Anadolu’da önemli şekilde etkilemiştir.
Bursalı Mehmed Tâhir, Abdülkādir b. Yûsuf el-İsfahânî’ye ait 1428-29 tarihli vakfiyede Hacı Bayram’ın adının “Kutbü’l-evliyâ eş-Şeyh el-Hâc Bayram b. Ahmed b. Mahmûd el-Ankaravî” olarak geçtiğini belirtir. Hacı Bayram’ın babasının ve dedesinin adını tespit açısından önemli olan bu vakfiyenin yandığı söylenir. Ancak Haziran 1428 tarihli bir başka vakfiye daha tespit edilmiştir. Ahmed Çelebi, İbn Mehmed Çelebi, Mecdüddin Ahmed b. Abdülhak, Abdülhak b. Ahmed ve Kadı Mehmed Celâleddin tarafından tesis edilen vakfın vakfiyesinin tesciline şahitlik eden on bir kişinin başında Hacı Bayram’ın adı “Kudvetü’s-sâlikîn, kutbü’l-evliyâi ve’l-ârifîn, el-hâdî ilâ tarîkı’l-Hakkı ve’l-yakīn, vâkıf-ı esrâri’l-vâsılîn… Hacı Bayram b. Ahmed b. Mahmûd…” şeklinde geçmektedir. Bu ifadeden, Hacı Bayram’ın künyesi ve daha hayatta iken çok büyük mânevî nüfuza sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Mehmed Ali Ayni, Bursalı Mehmed Tâhir’in ve Mecdî’nin verdiği mâlûmata göre Hacı Bayram’ın 1352 yılında doğduğunu söyler. Bu tarih bazı yazarlarca Hacı Bayrâm-ı Velî’nin doğum tarihi olarak kabul edilmiştir. Fuat Bayramoğlu, soyundan gelenler arasında hazreti pîrin doksan yıldan fazla yaşadığına inanıldığını söyleyerek Hacı Bayram’ın 1339-40 yılı dolayında doğmuş olabileceğini ileri sürer. İsmail Erünsal tarafından tanıtılan, Bayramî Melâmîleri’nden Abdurrahman el-Askerî’nin 1550 yılında telif ettiği Mir’âtü’l-ışk adlı eserinde de Hacı Bayram’ın doksanı aşkın bir yaşta iken vefat ettiğinin bildirilmesi bu tahmini teyit etmektedir. İsmâil Hakkı Bursevî, Hacı Bayram’ın babasının Koyunluca Ahmed diye tanındığını, Safiyyüddin ve Abdal Murad adlı iki oğlu daha olduğunu belirtir. Bu bilgi sonraki çalışmalarda aynen tekrar edilmiştir.
XV. yüzyıl kaynaklarında Hacı Bayram’ın hayatı hakkında bilgi yoktur. XVI. yüzyıl müelliflerinden Lâmiî Çelebi, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin Ankara’da Çubuk suyu diye tanınan nehrin kenarındaki Solfasol (Zülfazl) köyünde doğduğunu, aklî ve şer‘î ilimleri tahsil ettiğini, Ankara’da müderrislik yaptığını, daha sonra Somuncu Baba’ya intisap ederek kemalâtın en yüksek derecesine ulaştığını ve çok etkili olan sohbetinin bereketi sayesinde birçok kimsenin yüce mertebelere vâsıl olduğunu ifade eder. Taşköprizade, Hacı Bayram’ın Ankara’da vefat ettiğini ve kabrinin ziyaretgâh olduğunu, burada yapılan duaların kabul edildiğini ilâve eder. Hayatı hakkında daha ayrıntılı bilgi, XVI. yüzyıl müellifi olan Mecdî’nin Şekāik Tercümesi’nde bulunur. Mecdî, Hacı Bayram’ın Ankara’da Melike Hatun’un yaptırdığı Kara Medrese’de müderris iken burayı terkedip Somuncu Baba’ya intisap ettiğini söyler.
Mecdî, Hacı Bayram’ın ölüm tarihine dair, “Bazı kitaplarda 1430 senesinde fevt oldu deyü bulundu” diyerek ölüm tarihine ışık tutar. XVI. yüzyıl kaynaklarında Hacı Bayram hakkında verilen bilgiler bunlardan ibarettir. Hacı Bayram’ın müderrisliği ve Hamîd-i Velî’ye intisabı konusunda Abdurrahman el-Askerî’nin Mir’âtü’l-ışk’ında orijinal bilgiler bulunmaktadır. Abdurrahman el-Askerî, Yıldırım Bayezid’in kapıcıbaşısı olan Hacı Bayram’ın asıl adının Nûman olduğunu belirttikten sonra, Somuncu Baba’nın Hacı Bayram’a, “Adını da tebdil edelim” deyip kurban bayramı olduğundan kendisine “Hacı Bayram” adını verdiğini yazar.
Ankara’ya Dönüşü
1412 yılında Hacı Bayrâm-ı Velî, hocası Şeyh Hâmideddin-i Veli’nin Aksaray’da ölümünden sonra Ankara’ya dönüp irşad faaliyetlerine başlar. Bu tarih, Bayramiyye tarikatının kuruluşu kabul edilir. Hacı Bayram, hocası Hamideddin-i Veli’nin vefatından sonra Ankara’ya gelerek doğduğu köye yerleşmiş, yeniden talebe yetiştirmekle meşgul olmuştur. Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıtmış, talebelerini daha çok sanata ve ziraate sevk etmiştir. Kendisi de geçimini ziraatle sağlamıştır. Açtığı ilim ve irfan ocağına, devrinin meşhur alimleri ve hak aşıkları akın etmiştir. Damadı Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sıkinî, Göynüklü Uzun Selahaddin, Yazıcızade Ahmed (Bican) ve Mehmed (Bican) kardeşler ile Fatih Sultan Mehmed Han’ın hocası Akşemseddin bunların en meşhurlarıdır.
II. Murad, Hacı Bayrâm-ı Velî’yi Edirne’ye davet etmiş ve ilim ve manevi derecesini anlayınca ona büyük saygı göstermiştir. Hacı Bayram, Eski Cami’de vaaz vermiş ve ardından tekrar Ankara’ya dönmüştür. Sultan II. Murad Han, Hacı Bayrâm-ı Velî’den nasihat istemiş ve Hacı Bayram ona İmam-ı Azam’ın talebesi Ebu Yusuf’a yaptığı uzun nasihatı aktarmıştır.
Türk Tasavvufundaki Yeri
Hacı Bayrâm-ı Velî, Somuncu Baba’ya intisap ettikten sonra tasavvuf yolunda ilerlemiş ve Bayramiyye tarikatını kurmuştur. Ankara’da tekrar talebe yetiştirmeye ve sohbetleriyle insanlara rehberlik etmeye başlamıştır. Bu dönemde talebeleri arasında Akşemseddin gibi önemli isimler yetişmiştir.
Hacı Bayram, II. Murad devrinde halk arasında büyük bir nüfuza sahip olmuş ve bu durum zaman zaman devletle ilişkilerinde sorunlar yaratmıştır. Bayramî dervişlerinin vergiden muaf tutulmaları yüzünden Ankara ve çevresinde vergi toplanamaz hale gelinmiştir. Bu durum üzerine II. Murad, Hacı Bayram’ı Edirne’ye çağırmıştır. Hacı Bayram’ın Edirne’ye gitmesi ve burada Sultan II. Murad ile görüşmesi onun manevi etkisinin devlet tarafından da kabul edildiğini gösterir.
Ankara’ya dönüşünden sonra Hacı Bayram, tasavvufi faaliyetlerini sürdürmüş ve Bayramiyye tarikatını genişletmiştir. Hacı Bayram’ın tarikatı, hem ilahi aşk ve cezbe hem de melâmeti temsil eden iki ana yola ayrılmıştır. Bayramî Melâmîleri, vahdet-i vücûd neşvesini ve Ehl-i beyt muhabbetini ön plana çıkarmış, tarikatlarının özünü korumuşlardır.
Vefatı ve Mirası
Hacı Bayrâm-ı Velî, 1430 yılında Ankara’da vefat etmiştir. Türbesi, kendi adıyla anılan Hacı Bayram Camii’nin yanına defnedilmiştir. Hacı Bayram’ın türbesi, Ankara’nın en önemli ziyaretgahlarından biridir.
Hacı Bayrâm-ı Velî’nin eserleri günümüze kadar ulaşmamıştır. Ancak sohbetlerinde ve talebelerine aktardığı bilgileriyle Anadolu’daki tasavvuf anlayışını ve Türkçe kullanımını önemli ölçüde etkilemiştir. Onun öğretileri ve tarikatı, Anadolu’nun manevi yapısının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır.
Hacı Bayrâm-ı Velî, Anadolu’da yetişmiş önemli bir Türk mutasavvıfı ve Bayramiyye tarikatının kurucusudur. Onun hayatı ve öğretileri, Anadolu’nun manevi ve kültürel yapısının şekillenmesinde büyük etkiye sahiptir. Hacı Bayram, Somuncu Baba’nın halifesi olarak tasavvuf yolunda ilerlemiş ve Bayramiyye tarikatını kurarak birçok talebe yetiştirmiştir. Onun türbesi, günümüzde de önemli bir ziyaretgah olarak kabul edilmektedir. Hacı Bayram’ın hayatı ve eserleri, Türk tasavvufunun ve edebiyatının önemli bir parçasını oluşturur.
- Hacı Bayrâm-ı Velî Türbesi
- Abdurrahman el-Askerî’nin Mir’âtü’l-ışk adlı eserinde Hacı Bayrâm-ı Velî hakkında bilgi veren bir sayfa
- Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat
- Burak Sevinç Aşkın Yolculuğu: Hacı Bayram-ı Veli
- Burak Sevinç Aşkın Yolculuğu: Hacı Bayram-ı Veli
- Hacı Bayrâm-ı Velî adına düzenlenen bir levha (Ankara Etnografya Müzesi,
Kaynak :İslam Ansiklopedisi