Tansu ÇİLLER

Tansu ÇİLLER, Tansu Çiller, 24 Mayıs 1946’da İstanbul’da doğdu.

Süleyman Demirel’in çağrısıyla siyasete atılan Çiller, ilk defa 1991’deki seçimlerde DYP İstanbul milletvekili olarak meclise girmiştir. 1991-1993 yılları arasında Demirel tarafından kurulan koalisyon hükûmetinde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak yer almıştır. Demirel 1993’te cumhurbaşkanı olarak seçilince yeni DYP genel başkanının seçilmesi için yapılan kongrede yeni genel başkan seçilmiş ve 50. hükümeti kurmuştur. Başbakanlığı döneminde verilen düşük yoğunluklu savaş nedeniyle TSK’nın modernleşmesi çalışmalarına katkı vermiş ve PKK’nın ABD yönetimi tarafından terörist örgütler listesine alınmasını sağlamıştır. 1995 seçimlerinde partisi %7.35 oy kaybederek 3. sıraya gerilemiştir. 1996 yılında Necmettin Erbakan tarafından Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyonunun oluşturduğu 54. hükümetinin kurulmasıyla Çiller’in başbakanlık görevi sona ermiştir. Yeni hükûmette Çiller Başbakan yardımcısı ve Dışişleri bakanı olarak görevlendirilmiştir.

Refah Partisi’ni kapatma davası devam ederken Erbakan, başbakanlık görevini Çiller’e devretmek amacıyla 18 Haziran 1997’de Cumhurbaşkanı Demirel’e istifasını sunmuştur. Cumhurbaşkanı Demirel 54. hükûmet protokolü gereği başbakanlık görevini Çiller’e vermemiştir. 1999 seçimlerinde partisi %7,17 oy kaybederek 5. sıraya gerilemiştir. 2002 Türkiye genel seçimlerinde ise partisi %9.54 oy oranıyla küçük bir farkla seçim barajının altında kalmıştır. 2002 yılında yapılacak kongrede adaylığını koymayacağını açıklamıştır ve aktif siyasetten çekilmiştir.

Arnavutköy Amerikan Kız Koleji mezunu olan Tansu Çiller, 1967’de Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümünü bitirdi. 1963’te Özer Uçuran’la evlendi. Eşiyle birlikte ABD’ye giden Çiller New Hampshire Üniversitesinde yüksek lisans çalışmasını tamamladı (1969).  Doktorasını Connecticut Üniversitesinde verdi (1971), doktora üstü öğrenimini Yale Üniversitesinde devam ettirdi. 1971-73 arasında Franklin & Marshall College’da yardımcı profesör olarak çalıştı. 1974 ve 1975 yıllarında Boğaziçi Üniversitesinde asistan profesör olarak görev aldı. 1978 yılında doçent, 1983 yılında profesör oldu. Tansu Çiller’in ekonomi üzerine 9 yayını bulunmaktadır.

Boğaziçi Üniversitesindeki öğretim üyeliği görevinin yanı sıra TÜSİAD’da yaptığı çalışmalar ve özellikle de Anavatan Partisinin (ANAP) ekonomi politikalarına yönelik eleştirel raporlarıyla kamuoyunda isim yaptı.

Süleyman Demirel’in çağrısıyla 1990 yılı kasım ayında Doğru Yol Partisi’nde (DYP) siyasete girdi. Aynı yılın aralık ayında DYP’nin Genel İdare Kurulu’na seçildi ve ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı oldu. 1991 seçimlerinde İstanbul milletvekili seçildi. 1991 seçimlerinde ortaya attığı “iki anahtar” sloganı ile DYP’nin kampanyasına katkıda bulunurken, DYP’nin seçim öncesinde ilan ettiği UDİDEM (Ulusal Dinamik Denge Modeli) adlı ekonomik programı ile de tartışma yarattı. Seçimden sonra DYP ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) arasında kurulan, Demirel’in başkanlığındaki koalisyon hükûmetinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak görev aldı. 1992 yılının Ocak ayında ilan ettiği UDİDEM programını uygulamadı.

Çiller’in, Cavit Çağlar ve Gökberk Ergenekon gibi Demirel’e yakın isimlerle ihtilafa düşmesiyle Demirel’le ilişkisi soğumaya başladı. Bu süreçte 17 Nisan 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ani ölümü Türk siyasetindeki dengeleri değiştirirken Çiller’in siyasi kaderinde de yeni bir mecra oluştu. Başbakan ve DYP genel başkanı Süleyman Demirel, 16 Mayıs 1993 tarihinde TBMM’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı seçildi. Demirel’den boşalan DYP genel başkanlığının -aynı zamanda başbakanlığın- belirlendiği kongre, 13 Haziran 1993 tarihinde Ankara’da yapıldı. Çiller, 8 Haziran’da bakanlık görevinden istifa ettiğini ve DYP genel başkanlığı için aday olduğunu açıkladı. Kongrede Çiller’le birlikte genel başkanlığa, Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin de adaylıklarını koydular. Çiller, ilk turda oylamaya katılan 1.106 delegeden 574’ünün oyunu aldı. İlk turda yeterli oyu alamamasına karşın Çiller’in yüksek oy almasıyla, öteki adaylar İsmet Sezgin ve Köksal Toptan adaylıktan çekildiklerini açıkladılar. Böylece ikinci tura rakipsiz giren Çiller, genel başkanlığa seçildi. Kongrenin ertesi günü, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından hükûmeti kurmakla görevlendirildi. 25 Haziran 1993’te II. DYP-SHP Hükümetini kurarak Türkiye’nin ilk kadın başbakanı oldu. Tek aday olarak katıldığı, aynı yılın kasım ayında yapılan DYP 4. Olağan Büyük Kongresinde 1.074 delegeden 1.045’inin oyunu alarak DYP Genel Başkanlığı’na tekrar seçildi.

Koalisyon hükûmetinin diğer ortağı olan SHP’nin genel başkanı Erdal İnönü, DYP kongresinden önce, 6 Haziran tarihinde sürpiz bir kararla SHP’nin de DYP gibi lider değişikliğine gitmesi gerektiğini açıklayarak partisinin yapılacak ilk kurultayında aday olmayacağını açıkladı. Eylül 1993’te yapılan kurultayda genel başkanlığı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı  Murat Karayalçın seçildi. Çiller, Karayalçın ile terörle mücadele yasası, memur maaşları gibi anlaşmazlıklar dışında genellikle uyumlu bir ortaklık geçirdi.

Çiller’in, hükûmetin başına geçmesini izleyen iki hafta içinde Sivas (2 Temmuz) ve Başbağlar (6 Temmuz) katliamları yaşandı. 10 Ekim 1993’te Avrupa Konseyi toplantısı için gittiği Viyana’da, Kürt sorununun çözümü yolunda “BASK modeli”ni telaffuz etmesine rağmen, daha sonra tam aksi yönde seyreden bir rotaya yöneldi. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’ın kuzeyinde meydana gelen iktidar boşluğundan yararlanarak eylemlerini giderek tırmandırmakta olan PKK’yı ileri düzeyde zayıflatacak bir politika izlemeyi tercih etti. Operasyonun ardındaki kilit isim olan dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, terörle mücadelede Çiller ile uyumlu çalışmalarıyla tanındı. Ayrıca verilen düşük yoğunluklu savaş nedeniyle TSK’nın modernleşmesi çalışmalarına katkı vermiş ve PKK’nın ABD yönetimi tarafından terörist örgütler listesine alınmasını sağlamıştır. PKK’ya karşı başlatılan sert önlemler ise özellikle Güneydoğu Anadolu’da yaygın insan hakları ihlallerine neden oldu. 1994 yılının kasım ayında gerçekleştirdiği ziyaretle İsrail’e giden ilk Türkiye başbakanı oldu.

DYP, Tansu Çiller liderliğinde girdiği ilk seçim olan 1994 yerel seçimlerinde birinci olmasına karşın 1989’a göre oyları yaklaşık 4 puan geriledi. 18 Şubat 1995 tarihinde yapılan birleşme kurultayında hükûmet ortağı SHP feshedilerek CHP’ye katıldı. SHP-CHP birleşmesi, DYP-SHP koalisyonunu pek etkilemedi ve koalisyon DYP-CHP koalisyonuna dönüştü. Birleşmeden sonra sadece bazı bakanlar değiştirildi, ama koalisyon hükûmeti işbaşında kaldı. Bununla birlikte, Deniz Baykal’ın 10 Eylül 1995’te CHP genel başkanlığına seçilmesi, kısa süre içinde, koalisyon hükûmetinin sonunu getirdi. 20 Eylül 1995’te Çiller ile Baykal arasında yapılan görüşmede hükûmetin sürdürülmesi konusunda anlaşma sağlanamadı.

Bunun üzerine Çiller, 20 Eylül’de hükûmetin istifasını Cumhurbaşkanı’na sundu. İstifayı kabul eden Demirel, bir gün sonra, hükûmeti kurma görevini yeniden Çiller’e verdi. Çiller öteki parti liderleriyle yaptığı görüşmelerden bir sonuç alamadı ve bir koalisyon ortağı bulamadı. Bunun üzerine azınlık hükûmetinin güvenoyu alabilmesi için, Meclis’te temsil edilen küçük partilerle temaslarda bulundu; Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) destek sözü alan Çiller bir azınlık hükûmeti kurma yolunu seçti. Çiller’in oluşturduğu DYP azınlık hükûmeti 5 Ekim’de Cumhurbaşkanı Demirel tarafından onaylandı. Bu süreçte, Çiller’in başbakan olduktan sonra Demirel’e cephe alması ve ona yakın isimlere karşı rezerv koyması DYP içinde bir çözülmeye neden oldu; Hüsamettin Cindoruk’un Tansu Çiller’le anlaşmazlığa düşerek, 1 Ekim’de TBMM başkanlığından istifa etmesinin ardından 12 Ekim tarihinde beş milletvekili (Orhan Kilercioğlu, Şerif Ercan, İbrahim Arısoy,  Akın Gönen ve Ersin Faralyalı) DYP’den istifa etti. DYP’nin büyük fire verdiği 15 Ekim’de yapılan güven oylamasında Çiller’in azınlık hükûmeti güvenoyu alamadı. Hükûmet güvenoyu alamayınca Çiller Cumhurbaşkanı’na istifasını sundu. Bu arada, güven oylamasına katılmayıp ya da katılıp da ret oyu veren, aralarında Cindoruk’un da olduğu 10 DYP’li milletvekili partiden ihraç edildi (16 Ekim).

16 Ekim’de bir araya gelen Çiller ve Baykal erken seçim koşuluyla bir DYP-CHP koalisyon hükûmetinin kurulması konusunda anlaşmaya vardılar. Bu arada bir önceki DYP-CHP koalisyonunun bozulmasında etkisi olan İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir Çiller-Baykal uzlaşmasının sağlandığı gün görevinden istifa etti. Cumhurbaşkanı Demirel, 17 Ekim’de, Meclis’te temsil edilen partilerin genel başkanlarıyla yaptığı görüşmelerden sonra, yeni hükûmeti kurma görevini üçüncü kez Çiller’e verdi. Bakanlar kurulu listesi açıklanmadan önce, TBMM, 26 Ekim’de erken seçim kararı aldı ve 24 Aralık 1995’te erken seçime gidilmesini kararlaştırdı. 5 Kasım’da hükûmet 172 ret oyuna karşılık 243 kabul oyuyla güvenoyu aldı.

24 Aralık 1995 genel seçimleri, Çiller’in, genel başkan olarak katıldığı ilk genel seçim oldu. DYP milletvekili aday listesi, temayül yoklaması ve ön seçim sonuçları değiştirilerek, muhalif grup üyelerinin imzaları olmadan, Tansu Çiller ve Yeminli grubun istediği şekilde oluşturuldu. Çiller’in Demirel ile seçim öncesinde yaşadığı sert bir tartışma nedeniyle Demirel’e yakınlıklarıyla bilinen Ekrem Ceyhun, Münif İslamoğlu ve Bekir Sami Daçe’ye milletvekili aday listelerinde yer vermediği iddia edildi. MHP ile yapılan seçim ittifakı görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı. DYP seçim kampanyası boyunca milliyetçi bir söylem ve Tansu Çiller’in, laik Türk kadını imajını kullandı. Çiller, seçim kampanyasında ANAP lideri Mesut Yılmaz ve Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan’a yüklendi. 1991 seçimlerinde DYP, %27,03’lük oy oranıyla birinci parti olurken; 1995 seçimlerinde, 135 milletvekilliği kazanarak %19,18’lik oy oranıyla üçüncü parti oldu. 1991 seçimlerine kıyasla oy oranı yüzde 30 oranında azaldı.

Anayol Hükûmeti

Seçim sonucunda hiçbir partinin tek başına hükûmet kurabilecek sayısal çoğunluğa ulaşamaması üzerine koalisyon görüşmeleri başladı. Seçimlerden birinci olarak çıkan Refah Partisi’nin genel başkanı Erbakan, hükûmeti kurmakla görevlendirilmesine rağmen hiçbir partinin onunla koalisyon kurmak istememesiyle görevi iade etti. Kamuoyunun bir bölümü, iş çevreleri ve merkez medya’nın istediği iki merkez sağ partinin hükûmet kurmasıydı. Bu taleplerin sonucu olarak yaklaşık iki ay süren koalisyon turlarından sonra Yılmaz ve Çiller 27 Şubat 1996’da “dönüşümlü başbakanlık” formülüyle ve Bülent Ecevit liderliğindeki Demokratik Sol Parti’nin (DSP) dışarıdan desteğiyle koalisyon kurmak üzere anlaştı. Başbakanlık koltuğuna önce Yılmaz oturacak, Çiller Başbakan olana kadar hükûmete girmeyecekti. 53. Hükümeti Anayol koalisyonuyla 6 Mart 1996’da böyle kuruldu. Anayol azınlık hükûmeti hakkında 12 Mart tarihinde yapılan güven oylamasına 544 milletvekili katıldı ve 207 ret oyuna karşılık 257 olumlu oyla Yılmaz Hükûmeti güvenoyu aldı. RP ve CHP milletvekilleri olumsuz oy kullanırken DSP Grubu çekimser kaldı.

Ancak hem Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz arasındaki kişisel rekabet, hem de kendisinin devre dışı bırakılmasını hazmedemeyen Refah Partisi’nin tüm gücüyle hükûmete saldırmasıyla Anayol Hükûmeti uzun süreli olamadı. RP bir yandan “Bir hükûmetin güvenoyu almış sayılması için, oylamaya katılan milletvekillerinin salt çoğunluğunun olumlu oy vermiş olması gerektiğini, Mesut Yılmaz Hükûmeti’nin ise yeterli güvenoyu alamadığını” ileri sürerek Anayasa Mahkemesine iptal davası açarken (12 Nisan), diğer yandan da Çiller ve eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Şinasi Altıner hakkında “TOFAŞ ve TEDAŞ ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığını belirlenmesine karşılık gerekli işlemleri yapmayarak devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandıkları” iddiası konusunda iki ayrı soruşturma önergesi verdi.

Koalisyonun iki ortağı arasındaki geçimsizlik giderek artarken, Çiller aleyhine verilmiş olan TEDAŞ soruşturma önergesi 24 Nisan tarihinde, TOFAŞ soruşturma önergesi ise 9 Mayıs tarihinde RP, CHP, DSP ve koalisyon ortağı ANAP’ın olumlu oy kullanmasıyla kabul edildi. Çiller için meclis soruşturmaları açılmasının yolunu açan bu önergelere ANAP’lıların da olumlu oy vermesi koalisyon ortaklarının arasının iyice açılmasına neden oldu.

Refah Partisi’nin itirazını ele alan Anayasa Mahkemesi 14 Mayıs’ta yaptığı son toplantıdan sonra kararını açıkladı. Buna göre, Anayasa Mahkemesi RP’nin güven oylamasına ilişkin iptal istemini yerinde bularak, oylamayı iptal etti. Mahkeme, yürütmeyi durdurma talebini ise reddetti. Bu kararın ardından haziran ayı başında DYP’nin hükûmetten desteğini çekmesiyle Anayol koalisyonu kurulduktan 3 ay sonra karşılıklı suçlamalar eşliğinde dağıldı. Mesut Yılmaz 6 Haziran tarihinde başbakanlıktan istifa etti.

Refahyol Hükûmeti

RP, Çiller’i, TEDAŞ ve TOFAŞ dosyalarıyla zorlarken, ANAP da Örtülü Ödeneği usulsüz kullandığı gerekçesiyle Çiller’e karşı bir araştırma önergesi vermişti. Zor durumda kalan Çiller RP ile koalisyon kurmayı kabul etti. 29 Haziran 1996’da Erbakan’ın başbakanlığı altında kısaca Refahyol olarak adlandırılan RP-DYP koalisyon hükûmeti kuruldu, Çiller de başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı oldu. 19 Haziran 1996’da, Çiller için verilen “örtülü ödenek” önergesi RP’nin desteğiyle TBMM’de reddedildi. 25 Kasım’da, Çiller’in TEDAŞ ihalelerinde görevini kötüye kullandığı iddiasıyla oluşturulan TBMM Soruşturma Komisyonu RP’li ve DYP’li sekiz üyenin oyuna karşılık yedi oyla Çiller’in Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verdi. 28 Kasım tarihinde de TOFAŞ Soruşturma Komisyonu yine Refahyol ortaklarının oylarıyla Çiller’i akladı. Soruşturma komisyonlarına önceleri destek verip daha sonra da Çiller’i aklayan RP’nin bu tavrı, komisyonları koalisyonun kurulması konusunda koz olarak kullandığı biçiminde yorumlandı.

Tansu Çiller’in 1995 seçim kampanyasında kendisini Türkiye’nin Batılı, modern yüzü olarak sunarak, RP tehlikesine karşı laikliğin güvencesi olduğunu söylemiş olmasına rağmen, seçimlerden yalnızca altı ay sonra bu partiyle koalisyon kurması DYP içinde küçük çaplı bir depreme yol açtı. 10 DYP milletvekili yeni hükûmete güvenoyu vermedi, 5’i çekimser kaldı. Temmuz 1996’da, sadece eleştirilerini dile getirmek için aday olan Mehmet Dülger dışında neredeyse rakipsiz olarak yarıştığı DYP 5. Olağan Büyük Kongresi’nde tekrar genel başkan seçildi. Parti içi muhalefetin bir kısmı DYP’den istifa ederek Hüsamettin Cindoruk’un liderliği altındaki Demokrat Türkiye Partisi’ne (DTP) katıldı. Genel ülke siyasetinde ise ilk defa İslamcı bir partinin liderinin başbakan olması, Erbakan’ın ekonomiden dış politikaya kadar, Türkiye’nin egemen sınıflarına son derece uzak ve yabancı görüşlere sahip olması toplumun laik kesimlerinin, Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) dahil devlet aygıtının önemli bir kısmının, büyük sermayenin (İstanbul sermayesi) ve merkez medyanın Erbakan’a karşı tavır almasına neden oldu.

ANASOL-D hükûmetinin kurulmasıyla DYP yaklaşık 6 yıl sonra muhalefete geçti. 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde DYP’nin oyları yüzde 12’ye geriledi. Tansu Çiller aday olduğu İstanbul 3. seçim bölgesinde, ancak CHP’nin yüzde 10’luk seçim barajını aşamamasıyla milletvekili seçilebildi. 1999’un Kasım ayında yapılan DYP 6. Olağan Kongresinde tekrar ve son kez genel başkan seçildi. Çiller, 1228 delegenin oy kullandığı genel başkanlık seçiminde 922 oy alırken, en büyük rakibi durumundaki Köksal Toptan 280 oy aldı.

2001 yılında anamuhalefet partisi Fazilet Partisi’nin (FP)  Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması ve Milli Görüş hareketinin bölünmesiyle DYP ana muhalefet partisi, Çiller de ana muhalefet partisi lideri oldu. Çiller’in Muğla’dan aday olduğu 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde DYP yüzde 9,54 oranında oy alarak çok küçük bir farkla yüzde 10’luk seçim barajını aşamayarak TBMM dışında kaldı. DYP’nin muhalefette olmasına rağmen oy kaybederek baraj altında kalması Çiller’e sert eleştirilerin yönelmesine neden oldu. Çiller 9 Kasım tarihinde yaptığı basın toplantısında bir sonraki kongrede adaylığını koymayacağını açıkladı. 14-15 Aralık 2002 tarihlerinde yapılan DYP 7. Olağan Büyük Kongresi’yle genel başkanlığı sona erdi ve aktif siyasetten çekildi.

2012’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında “mağdur” ve “tanık” olarak ifade verdi. 19 Aralık 2014’te İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 28 Şubat davası kapsamında talimatla ‘şikayetçi’ sıfatıyla ifade verdi.

2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, AK Partisi tarafından Yenikapı Meydanı’nda düzenlenen “Büyük İstanbul Mitingi”ne katıldı.