Sokolluzade Lala Mehmed Paşa

Sokolluzade Lala Mehmed Paşa Jajce doğumlu olup , Bosnalı Şahinoğlu ailesindendir. Ünlü Osmanlı sadrazamı Sokollu Mehmed Paşa ile akraba olduğu rivayet edilir. Küçük yaşta Topkapı Sarayı’na girdi; saray okulu olan Enderun’da yetişti. Enderun’da iken Osmanlı Hanedanı şehzadelerine öğretmenlik yaptığı için “Lala” unvanını aldı.

Çıkma yaptıktan sonra peşkir ağalığı ve büyük mirahorluk görevlerinde bulundu. 24 Şubat 1591’de Saatçi Hasan Paşa’nın yerine Yeniçeri Ağası oldu.

Sokollu Lala Mehmed Paşa bu görevdeyken 1594 yılında Sadrazam Koca Sinan Paşa’nın serdarı olduğu “Avusturya Seferi”ne yeniçerilerle birlikte katılma görevi aldı. Bu sefer sırasında gayet başarılı görevler yerine getirdi. 18 Temmuz 1594’te Tata kalesi (modern Tata Macaristan) kuşatılıp fethedilmesinde gösterdiği cesaret ile isim yaptı. Fakat ertesi gün serdar sadrazam Koca Sinan Paşa onu yeniçeri ağalığından azletti. Buna rağmen Senmartin ve Yanıkkale  (modern Györ) kaleleri kuşatmalarına katıldı ve cesareti ile tanındı.

Ağustos 1594’te Mihalıçlı Ahmed Paşa’nın yerine Karaman beylerbeyliğine getirildi. Ama kısa bir zaman sonra 26 Eylül 1594’te Satırcı Mehmed Paşa’nın azli üzerine Anadolu beylerbeyliğine atandı.

Serdar Ferhat Paşa 16 Şubat 1595’te 5 ay gibi kısa süren ikinci sadâreti sırasında 1593’te Eflak Prensi olan Mihai Viteazul’un Erdel (Transilvanya) prensi Zsigmond Bathory’nin vasalı olarak çıkarttığı Eflak olaylarıyla ilgilenmesi gerekti. Bu isyanla uğraşmakta iken gerisini Avusturya saldırılardan korumak hedefi ile Budin civarında bıraktığı askeri birliklere Lala Mehmed Paşa’yı serdar olarak tayin etti ve sınırı savunma ile görevlendirdi.

Arkasından 7 Temmuz 1595’te 4. kez yeniden sadrazam olan Koca Sinan Paşa onu İspanya Habsburgları’nın Avusturyalıları takviye için gönderdiği komutan olan Kont Karl von Mansfeld ve süvari birlikleri komutanı Kont Mátyás Cseszneky komutasında bir Avusturya ordusu tarafından kuşatılmakta olan Estergon kalesine yardıma gönderdi. Bu görev başında Avusturyalılarla gayet çetin çatışmalara girişti. Osmanlı birliklerinden ayrı düşüp emrindeki 1400 atlı ile Estergon kalesine sığınıp o kalede kuşatma altında kaldı. 2 Ağustos 1595’dan itibaren kalede direnişi gayet zor şartlara rağmen 28 gün sürdü. Lala Mehmet Paşa’nın maiyetinde bulunan tarihçi İbrahim Peçevi, bizzat şahit olduğu bu savunmayı detaylı bir şekilde kaleme aldı. Orta Çağlarda yapılmış olan kale ve şehir binaları gayet büyük hasar görüp nerede ise yerle bir oldular. Bu halde savunması imkânsız hale gelen kale dolayısıyla ve kaledeki aç kalan askerin baskısı sonucu 30 Ağustos 1595 kaleyi anlaşma yoluyla Avusturyalılar’a teslim etti. “Estergon Kalesi” adlı ünlü türkü bu olay üzerine yakılmıştır.

Bunu takiben Budin’de kalarak Yanıkkale (Raab), Papa, Tata, Pespirim, Polata, Senmartin gibi sınır kalelerinin savunması için serdarlıkla görevlendirildi. Bu sırada Kasım 1595’te vezirlik rütbesi verilerek şereflendirildi.

kurtarmak için Budin’e çağrıldı. Burada iken sefere çıkmış Osmanlı ordusunun Eğri Kalesi üzerine yürüyüp bu kaleyi kuşatma altına almaya karar verildi ve Lala Mehmed Paşa emrindeki birliklerle Budin’den Eğri Kalesi’ne çağrıldı. Eğri kuşatmasına ve kalenin 12 Ekim 1596’da Osmanlıların eline geçmesine katıldı.

Bu kuşatma sırasında Alman Kralının kardeşi Arşidük III. Maximilian’ın komuta ettiği çeşitli Avrupalılarla takviyeli gayet büyük bir Avusturya-Alman ve Erdel Prensliği ordusu Eğri Kalesini geri almak ve Osmanlı Ordusunu vurmak üzere harekete geçmişti. Osmanlı Ordusu Haçova’ya (Macarca: Mezőkeresztes Ovası) yürüyerek 25 Ekim günü o ovada mevzi aldı. Lala Mehmed Paşa sağ cenahta görev aldı. Bu muharebede önce Avusturyalıların teksif edilmiş ateşli silah ateş etme üstünlüğü nedeni ile Osmanlı ordusuna genel bir bozgun havası esmeye başladı. Bu sırada düşman ordusu yağmaya katılarak ve teksif edilmiş ateş etme üstünlüğünü kaybedip düzeni bozuldu. Osmanlı geri güçlerinin de desteği ile Osmanlı ordusu kendini topladı; Avusturyalılara saldırdı ve Avusturya ordusu düzensizce geri çekilmeye başladı, Bu muharebe Avusturya ve müttefikleri için büyük bir hezimet oldu.

Takiben Aralık 1586’da Anadolu Beylerbeyliği merkezi Kütahya ve bağlı sancaklarında teftişte bulunması ve bölgeyi Celali taşkınlıklarından koruması istendi,

1597 yılı başında o yılki Satırcı Mehmed Paşa’nın Varat seferine katılmak üzere Rumeli tarafına geçip Satırcı Mehmed Paşa ile birlikte Backa’da kışladı. Sonra orduyla birlikte Varat’a hareket etti. 17 Ağustos 1598’de bu sefer ordusu Pançova’da iken Rumeli Beylerbeyi Veli Paşa öldü ve Lala Mehmed Paşa Rumeli Beylerbeyliği’ne getirildi. Ordunun serdarı ile Beckerek’e gelip buradan Canad, Arad ve Varat kalelerine saldırıldı. Canad ve Arad kaleleri fethedildi ama Varat kalesi alınamadı. 1588 kışı için Lala Mehmed Paşa Peçuy’da kışladı. 6 Ocak 1599’da üçüncü defa sadarete getirilen Damat İbrahim Paşa’nın bu seferin serdarlığını üzerine aldı. Lala Mehmed Paşa ise Rumeli Beylerbeyliği görevine ek olarak Budin Muhafızlığı ve oradaki birliklerin serdarlığına atanıp Budin’in muhafazasına tayin edildi. Bunu takiben 1 Kasım 1599’da Budin beylerbeyliği ile Rumeli beylerbeyliği birleştirildi ve bu yeni tip Rumeli beylerbeyliği Lala Mehmed Paşa idaresine verildi.

Sadrazam Yemişçi Hasan Paşa’nın 1601’de çıktığı Avusturya seferinden sonra Macaristan serdarı olarak görevlendirildi.

Sokolluzade Lala Mehmet Paşa, padişah I. Ahmed devrinde sadrazam Malkoç Yavuz Ali Paşa’nın 1604’te ölümü üzerine sadrazamlığa getirildi.

Sadrazamlığının ilk senesinde Vaç ve Hatvan kalelerini aldı. On yıl önce teslim etmek zorunda kaldığı Estergon Kalesi’ni 29 Ağustos 1605’te kuşattı. Nihayet 3 Ekim 1605’te kaleyi ele geçirdi ve “Estergon Fatihi” unvanını aldı. Kale, ikinci fethinden sonra 1683’e kadar Osmanlı toprağı olarak kaldı.

Lala Mehmet Paşa, Macar soylusu Istvan Bocskai’nın (Stefan Boçkay) Macar Kralı olarak tayin edilmesini sağladı. Osmanlı padişahı I. Ahmet’in temsilcisi olarak ona kılıç ve taç giydirdi.

Sokolluzade Lala Mehmed Paşa 1606 yılında o sırada devam etmekte olan Osmanlı-İran Savaşı’na kumandanlık etmek üzere İstanbul’a çağrıldı. Ancak bu sefere çıkamadan felç geçirerek İstanbul’da öldü ve Eyüpsultan’daki Sokollu Mehmet Paşa türbesine gömüldü.