Pelekanon Muharebesi

Pelekanon Muharebesi veya Maltepe muharebesi, Sultan Orhan’ın tahta çıkışının ilk döneminde Kocaeli yarımadası ve Bolu dolaylarında Akçakoca ve Konuralp akınlarına devam etmiş, gerçekleşen Aydos ve Samandıra fetihleri ile bölgedeki dengelerin değişmesine sebep olmuşlardır. Aynı sene (1328) içinde bu iki emektar gazi vefat etmiş ve bölgedeki akınları Gazi Abdurrahman ile Kara Mürsel üstlenmiştir. Bölgenin idari sorumluluğu ise Süleyman Paşa ve o sıralarda 3-4 yaşlarında olan Şehzâde Murad’a verilmiştir. Akçakoca bazı rivayetlere göre vefat etmeden önce bölgedeki hazırlıkları tamamlayarak İzmit kuşatmasını başlatmıştır. Bir kısım tarihçiye göre ise İzmit Kuşatması vefatından sonra vasiyeti gereği gerçekleştirilmiş bir harekâttır.

İzmit ve çevresindeki Türk ilerleyişi ve gelişmelerden kaygılanan Bizans İmparatoru (Genç) III. Andronikos Paleologos, Thynia (ya da Mezothynia) valisi Kontofre’nin tavsiyesi  üzerine sefer hazırlığına girişmiştir. Kuşatma altındaki İzmit ve İznik’in (ayrıca mümkün olabilirse Bursa’nın) kurtarılması amacıyla Didymóteicho (Dimetoka) ve Hadrianoúpolis (Edirne) civarında bulunan askerler toplanmış  ve boğaz geçilerek Skoútarion (Üsküdar) civarına çıkarılmıştır. Sultan Orhan ise Bizans ordusunun hareketinden haberdar olarak bölgeye yönelmiş ve Bizans ordusunun yavaş ilerlemesinden de faydalanarak Kocaeli sahili boyunca sıralanan dağ silsilesi üzerine, bugün Nikeiata (Eskihisar) ile Tararitis (Darıca) arasındaki bölgeye konuşlanmıştır. Bizans ordusu da bölgeye intikal ederek bugün Darıca’nın batısındaki bölgeye (Filokrene) gelmiştir.

Ordu başkumandanı olarak “Grand Domestikos” unvanıyla Ioannes Kantakuzenos savaşta bulunmuş ve savaşın ayrıntılarını aktarmıştır. Savaşın öncesinde Bizans İmparatoru bizzat Kyzikos (Kapıdağı) ve Pegea (Karabiga) kalelerine gitmiş ve bölgenin hakimi Karesi Beyi Temirhan ile bir antlaşma yapmıştır .

Andronikos III Palaiologos

Osmanlı kaynaklarında pek bahsedilmeyen fakat Kantakuzenos sebebiyle Bizans kaynaklarında yer alan savaş, iki aşamada gerçekleşmiştir. Bizans ordusu tepelere yerleşerek stratejik üstünlük yakalayan Türk kuvvetlerinin düzlüğe çekilmesi amaçlanmıştır. Hatta Bizans İmparatoru, Osmanlı kuvvetleri düzlüğe inmezse savaş meydanını bırakıp çekilmeyi planlamaktadır. Diğer tarafta stratejik üstünlüğe sahip olan Sultan Orhan, klasik Türk savaş taktiğini uygulayarak kuvvetlerinin önemli bir kısmını tepe ardındaki geçide saklamıştır. Böylece Bizans kuvvetlerini tepeye çekmek suretiyle bir anda gizlediği birlikleri ortaya çıkararak savaşı kazanmayı planlamıştır. Bu amaçla, öncelikle 300 kadar süvariyi Bizans birlikleri üzerine göndermiştir. At üzerinde hızlı manevra yapabilen ve ok atabilen bu süvariler Bizans ordusunun ön hatlarına saldırıp geri çekilmişlerdir. Bu geri çekilmedeki amaç Bizans saflarını bozmaktır. İlk gün Bizans Ordusu safları bozmayıp yerinde kalmış ve ertesi gün Sultan Orhan, Pazarlu Bey komutasında daha büyük bir kuvvetle saldırmıştır. Bu ikinci saldırı esnasında Bizans safları bozulmuş ve İmparator kendi askerlerini korumak maksadıyla Kantakuzenos ile birlikte öne atılmıştır. Tam bu esnada İmparator Adronikos ve Ordu komutanı Kantakuzenos hafif bir şekilde yaralanmış ve Constantinople’a götürülmek üzere bir halı üzerinde kıyıdaki gemisine taşınmıştır. Karargâhta ise söylentiler İmparator’un öldüğü yönünde olup ordu içerisinde ciddi bir panik havasının esmesine sebep olmuştur. Orhan Gazi bu zaferden sonra aynı sene içinde tekrar İznik üzerine döndü. Artık kendisine yardım imkânı görmeyen İznik kumandanı bazı şartlarla teslim oldu.