Ebü’l-Kâsım

Ebü’l-Kâsım, Devletin ilk dönemlerinde İznik kentinin beyidir. Hanedanın kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın ölümünden sonraki fetret döneminde 6 yıllık bir süre boyunca Anadolu Selçuklu Devleti’nin yönetimini eline geçirmiştir. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1084 yılında Antakya seferine çıkmadan önce başkent İznik ve civarının yönetimini Ebu’l Kasım’a bıraktı.

Devletin ilk dönemlerinde İznik kentinin beyidir. Hanedanın kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın ölümünden sonraki fetret döneminde 6 yıllık bir süre boyunca Anadolu Selçuklu Devleti’nin yönetimini eline geçirmiştir.

Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1084 yılında Antakya seferine çıkmadan önce başkent İznik ve civarının yönetiminiEbu’l Kasım’a bıraktı. Muhtelif yerlerde de beyler görevlendirdi.

Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1086 yılında Antakya yakınlarında Suriye Selçuklu Devleti Sultanı Tutuş’la yaptığı savaşta ordusu yenildi, kendisi de çarpışırken öldü. Babasının ölümünden sonra I. Kılıç Arslan, Vezir Hasan b. Tâhir’in koruması altında Antakya’da kaldı. Şehzade I. Kılıç Arslan ve Kulan Arslan, 1087 yılının ilkbaharında Antakya’ya gelen Sultan Melikşah tarafından İsfahan’a gönderilerek göz hapsinde tutuldu.

Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın ölüm haberi onun muhtelif bölgelere tayin etmiş olduğu Türk beylerinin bağımsız hareket etmelerine sebep oldu. Bunlardan başkent İznik’i elinde bulundurduğu için en güçlü bey olan Ebu’l Kasım, kendisini Sultan ilân ettiği gibi kardeşi Ebu’l Gazi’yi de Kayseri ve civarına Emîr tayin etti. Becerikli ve gayet ihtiraslı bir kimse olan Ebu’l Kasım bundan sonra Marmara sahillerine akınlar yaparak bütün bölgeyi yağmalamaya başladı. Bunun üzerine İmparator Alexios, Türk akıncılarını sahilden geri sürdü ve Ebu’l Kasım’ı barış istemeye mecbur etti. Ancak Ebu’l Kasım barış müzakerelerini devamlı olarak uzattığından, İmparator nihayet İznik üzerine bir kuvvet sevk etmeye mecbur kaldı. 1090 yılında Bizans kuvvetlerine mağlup olan Ebu’l Kasım daha sonra İznik’e çekildi.

Anadolu’yu kendisine bağlamak isteyen Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Melikşah, Urfa Emiri Bozan’ı İznik üzerine yolladı. Emir Bozan, İznik’i kuşattıysa da alamadı. Ancak Büyük Selçuklu Devleti’yle savaşmayı göze alamayan Ebu’l Kasım kardeşini İznik’te vekil tayin ederek Sultan Melikşah’la görüşmek için İsfahan’a hareket etti. Sultan Melikşah, Ebu’l Kasım’la anlaşmayı kabul etmedi. Ebu’l Kasım İznik’e geri dönerken 1092 yılında yolda yakalanarak kendi yayının kirişi ile boğduruldu.

Ebu’l Kasım’ın ölümünden sonra kardeşi Ebu’l Gazi kısa bir süre daha İznik’i elinde tutmaya devam etti. 19 Kasım 1092 yılında Sultan Melikşah, ölünce Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın oğulları Şehzade I. Kılıç Arslan ve Kulan Arslan serbest bırakıldı.

Ebu’l-Kasım’ın ölümünden sonra kardeşi Ebu’l-Gazi kısa bir süre daha İznik’i elinde tutmaya devam etti. Ancak Büyük Selçuklu Devleti sultanı Melikşah’ın ölümü üzerine Süleyman Şah’ın iki oğlu I. Kılıç Arslan ve Kulan Arslan İsfahan’da serbest bırakıldılar. Ebu’l-Gazi İznik’e 1092 yılı sonlarında ulaşan I. Kılıç Arslan’a hiç direnmeden yönetimi devretti. Böylece Anadolu Selçuklu Devleti’nin yönetimi tekrar Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın hanedanına geri dönmüş oldu.

Porsuk Bey’in dönüşünden sonra Anadolu Selçukluları’nı itaate memur edilen Bozan Bey’in 28 Şubat 1087’de Barsuma’nın idaresindeki Urfa’yı fethi ve ona müteakip Gence seferi de bu yılda olduğu için Bozan Bey’in, 1087 yılından sonra Anadolu’ya gönderildiği muhakkaktır. Çünkü Melikşah’ın vefat ettiği 1092 yılında Bozan Bey Anadolu’da bulunmaktaydı.

1087 yılından sonraki bir tarihte Melikşah tarafından Anadolu’ya gönderilen Bozan Bey; Anadolu’daki beyleri müşkül bir duruma düşürerek İznik’i kuşatmıştır. Öyle ki Sinop’u fethetmiş bulunan Kara-tekin, bulunduğu durumdan dolayı şehrin Bizanslılar’ın eline geçmesini engelleyememiştir .

Bozan Bey’in şehri kuşatmasına rağmen Ebu’l Kasım, burayı şiddetle müdafaa etmiş ve bu hususta Bizans’tan destek almıştır. Yaptığı birkaç hücum teşebbüsü muvaffak olmayınca Bozan Bey, İznik kuşatması kaldırmış ve Anadolu’daki başka şehirleri zaptetmek için Ulubat Gölü tarafına çekilmiştir. Bununla beraber Ebu’l Kasım; kardeşi Ebu’l Gazi’yi İznik’te bırakarak on beş katır yükü altınla İran’a gitmiş ve Melikşah’dan Bozan Bey’i geri çekmesini, İznik’i kendisine bırakmasını istemiştir. Nitekim Melikşah, Ebu’l Kasım’a; Emir Bozan’ı oraya tayin ettikten sonra bir daha geri çekemem. Ona git, bu parayı kendisine ver ve talebini ona bildir; onun rızası benim iradem olacaktır şeklinde bir cevap vermiştir. Böylece Ebu’l Kasım bir süre İsfahan’da ikamet ettikten sonra geri dönüp Bozan Bey’le anlaşmayı planlarken kendisini takip eden Bozan Bey; gönderdiği adamlarla kendisini yakalatmış ve yayın kirişiyle kendisini boğdurmuştur. Bizans müellifi Anna Komnini; Ebu’l Kasım’ın, Melikşah’ın emriyle boğdurulduğunu ilave eder. Ebu’l Kasım’ın kanı akıtılmadan yayın kirişiyle boğdurulması onun Selçuklu hanedanına mensup olduğunu gösterir ve Sultan unvanını aldığına dair kayıt doğruysa bu husus daha sağlam bir delil oluşturmaktadır .

Urfalı Mathieu; Bozan Bey’in emrindeki orduyla beraber Antakya beyi Yağı-sıyan’ı ve Halep beyi Ak-sungur’u da kuvvetleriyle beraber yanına alarak büyük bir orduyla Bizans üzerine yürüdüğünü, İstanbul’u fethetmek istediklerini, fakat bunun imkansızlığını anlayınca tekrar İznik önlerine döndüklerini ve Melikşah’ın ölümüyle (1092) bu beylerin memleketlerine döndüklerini belirtir . Nitekim Bozan Bey; Ebu’l Kasım’ı öldürmüş fakat kardeşi Ebu’l Gazi’nin elindeki İznik’i alamamıştır. Bozan Bey’in düzenlediği bu seferin başlangıç tarihi ve Anadolu’daki hareketleri hakkında tafsilat yoktur.

Kaynak: Türkler Tarihi