Yusuf Has Hacib

Yusuf Has Hacib, Asıl adı Yûsuf’tur. Günümüzde Kırgızistan sınırları içinde yer alan, zamanında Kuz-orda (yazlık) kuzey baş şehri olarak geçen ve bugünkü adı Tokmok olan Balasagun şehrinde doğmuştur. Doğum tarihi belli değildir. Ancak şairin mesnevîsinde eseri bitirdiğinde 50 yaşını aştığını 60’lı yaşların kendisini çağırmakta olduğunu belirtmesine bakılırsa  1019-20  yılı civarında doğmuş olmalıdır. Hayatına dair sınırlı bilgiye, eserine sonradan ilave edilen mensur ve manzum mukaddimelerinden ulaşılmaktadır. Buna göre dönemin tahsilli ailelerinden birinin mensubu olduğu, ciddi bir tahsil gördüğü, edebî bilgilerle mücehhez, onları kullanabilen, ayrıca ahlaklı ve inanmış bir Müslüman olarak yetiştiği anlaşılmaktadır. Bir süre Karahanlı hükümdarı Tamgaç Uluğ Buğra Han’ın sarayında hâs hâcib olarak hizmet eden Yûsuf, mesleği dolayısıyla taşıdığı “Hâs Hâcib” unvanıyla tanınmıştır. Şairin yetişmesinde, Balasagun’un dışında, hayatının belli bir dönemini geçirdiği ve devrin önemli kültür merkezlerinden Kâşgar’ın da mühim bir yeri vardır. Bu iki kültür merkezinde bulunan Yûsuf Hâs Hâcib’in yaşadığı dönemde, Firdevsî (öl. 1020 ?), İbn Sînâ (öl. 1037), Beyrûnî (öl. 1061 ?) ve Ömer Hayyâm (öl. 1132) gibi ilmî seviyesi kendisi kadar yüksek ve başarılı mühim bilginler ve şairler de yaşamıştır. Yûsuf Hâs Hâcib’in hangi yılda vefat ettiği bilinmemektedir. Ancak şair, Kutadgu Bilig’in hâtime kısmında çok ihtiyarladığından, ömrünü insanlara hizmetle geçirdiğinden söz etmektedir . Bundan onun uzun bir ömür sürdüğü sonucu çıkmaktadır.

Müslüman Türklerin edebiyatının bilinen ilk şairi ve mütefekkiri Yûsuf Hâs Hâcib’in tek eseri, hem Türk dili ve edebiyatı hem de Türk kültürü için çok mühim bir yere sahip olan, ilk Türk siyâset-nâmesi durumundaki Kutadgu Bilig (devlet olma bilgisi)’dir. Şair, Kutadgu Bilig’i yazarken muhtemelen önceki dönemlerde yazılmış siyâset-nâmelerden örnekler de görmüştür. Kutadgu Bilig’e sonradan 38 satırlık mensur mukaddime ile 77 beyitlik manzum mukaddime eklenmiştir. Ayrıca metinde Yûsuf tarafından yazılan, fakat şekil ve mevzû bakımından Kutadgu Bilig’e ait olmayan 125 de beyit yer almaktadır. Bunların dışında Kutadgu Bilig 6520 beyitten oluşmaktadır. Yûsuf, ellili yaşlarındayken (Balasagun’da yazmaya başladığı ve 18 ay uğraşarak 1069-70 yılında tamamladığı  Kutadgu Bilig’i Karahanlı hükümdarı Tamgaç Uluğ Buğra Han (öl. 1103)’a sunmuştur. Eseri çok beğenen hakan, Yûsuf’u hâciblik (saray nazırlığı) makamına getirmiştir. Yûsuf Hâs Hâcib; “doğruluk, saadet, akıl ve kanaat” olmak üzere önemli dört temel üzerine inşa ettiği eserinde bu kavramların her birisine Türkçe bir ad vermiş, bunlardan padişah Kün Toğdı’yı doğruluğun, vezir Ay Toldı’yı saadetin, vezirin oğlu Ögdülmiş’i aklın ve vezirin kardeşi Odgurmış’ı da kanaatin sembolü olarak kurgulamış ve sembolize ettiği bu dört ana kahraman üzerinden sorulu-cevaplı bir tarzla (münazara) kendi ideal hayat nizamını ifade etmiştir . Şair; metin boyunca hükümdar, vezir gibi devlet adamlarının yanı sıra âlim, hakîm, şair, muallim, kumandan, kahraman, tecrübeli ihtiyar, ruhanîler zümresine mensup zatlar, rintler gibi toplumun farklı kesimlerine mensup diğer kişilerin fikirlerine de yer vermiştir . Türkler, başlangıçtan beri iç içe oldukları ve bölgelerine gelen Soğudlu tüccarların tanıttığı Soğud kültürü aracılığıyla Farsçayı, Farslar vasıtasıyla tanıştıkları İslam kültürü dolayısıyla da Arapçayı tanımışlardır. Yûsuf da Kutadgu Bilig’i Farsça ve Arapça gibi dönemin mühim dillerinden etkilenmenin yoğun olduğu bir dönemde yazmıştır. Bu dönemde Türkler, Farsça ve Arapça kelimelerin Türkçe karşılıklarını tercih etmektedirler. Karşılığı olmayanları ise uygunluğu çerçevesinde aynen alıyorlardı ki Yûsuf Hâs Hâcib de eserini bu anlayışa uygun şekilde yazmış, kelimelerin Türkçelerine öncelik tanımış, ayrıca atasözlerine de yer vermiştir. Ayet ve hadislerden örnekler sunması ise onun Kur’ân-ı Kerîm’e ve hadislere hâkim olduğunu göstermektedir. Kutadgu Bilig’in Fergana, Herat (Viyana) ve Kahire olmak üzere üç nüshası vardır. Önce eserin nüshalarının tıpkıbasımı (Yûsuf Hâs Hâcib 1942, 1942, 1943), daha sonra da tenkitli metni, Türkiye Türkçesine tercümesi ve dizini yayımlanmıştır .

Yûsuf Hâs Hâcib’in; Kutadgu Bilig’e ahenk ve güzellik katmak amacıyla vezinden yararlanması, kelimeleri isabetle seçmesi, etkileyici ifadeler kullanması -üstelik kendisinden önce Türkçede örnek alacağı bir şiir geleneğinin bulunmadığı da göz önüne alınırsa- iyi bir şair olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Beyitlerin aralarına yerleştirdiği kafiye düzeni bakımından farklılık arz eden alıntı parçalarda mısra sonu kafiye düzeninin yanı sıra, eski Türk şiirinde görülen  mısra başı kafiye düzeni geleneğini devam ettirdiği görülen şairin, bu tür yapılardan yaralanması dönemindeki edebî kaynaklara hâkim olduğunu, bunları eserine yerleştirmesindeki incelik ise iyi bir tahsil aldığını göstermektedir. Kutadgu Bilig’deki başarılı tasvirleri ve edebî sanatları kullanmadaki hüneri de Yûsuf Hâs Hâcib’in dilin bedii unsurlarına vâkıf olduğunun işaretidir.