Sinop Tarihi Cezaevi
Sinop Tarihi Cezaevi bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” diye tanımlanan Tarihi Sinop Kapalı Cezaevi, 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrildi. Geçmişte antik döneme dayanan bu yapıda pek çok ünlü isim gün saydı. Sinop Kalesi’nde konumlanan cezaevi, birçok şiirlere ve şarkılara konu oldu.
Uç yanı denizle çevrili tarihi cezaevi, kalın ve yüksek kale duvarlarının içinde yer alıyor. Yapıya ev sahipliği yapan kale, arkeolojik verilere göre Hellenistik dönemde yapıldı.
Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar kendi dönemlerinde kaleyi koruyup, güçlendirdi. Selçuklu Dönemi’nden itibaren uzun süre tersane olarak kullanılan iç kalenin burçları 1560 yılından itibaren zindan oldu. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu zindandan şöyle bahsediyor; “Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkûmları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”
İç kalenin resmi olarak zindana dönüşmesiyse 1887 yılına rastlıyor. O dönem Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa yeni binalarla birlikte, hamam da ekledi. 1939 yılında da çocuk hapishanesi olarak kullanılmak üzere bir bina daha yapıldı. Kesme taştan yapılmış tarihi cezaevi, kuzey-güney konumlu U planlı bir yapı. Her bölümü yüksek avlu duvarlarıyla ayrılmış üç kısımdan oluşan yapıda 28 koğuş ve birkaç atölyeler de bulunuyor. Burada yatanlar arasında ilk akla gelen Sabahattin Ali olsa da; Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Kerim Korcan, Eşber Yağmurdereli, Burhan Felek, Osman Deniz, Osman Cemal Kaygılı, Zekeriya Sertel ve Refi Cevat gibi isimler de unutulmamalı.