Sebük Tegin

Bugün Kırgızistan sınırları içinde yer alan Isık Göl civarındaki Barshân (Barsgan) bölgesinden veya Barshân adlı Türk boyundan olduğuna dair iki görüş bulunmaktadır. Bir akın sırasında komşu kabilelerden Tuhsılar’a esir düştü ve Sâmânî Emîri I. Nûh zamanında (943-954) Buhara’ya getirildi. Burada Sâmânî kumandanlarından Alp Tegin tarafından satın alındı (959). Sebük Tegin, Alp Tegin’in himayesiyle Sâmânî sarayında hızla yükseldi ve önemli görevlere tayin edildi. Alp Tegin onu kızıyla evlendirdi. Maiyetindeki Türk kumandanlarıyla Gazne’yi ele geçirip Türk hâkimiyetinin temellerini atan Alp Tegin’in ölümünden (963) sonra Sebük Tegin onun yerine geçen oğlu Ebû İshak İbrâhim’in en güvenilir adamı oldu. Ebû İshak İbrâhim’in oğlu olmadığı için yerine Türk asıllı kumandanlardan Bilge Tegin ve onun ölümünün ardından Böri Tegin geçti. Böri Tegin’in başarısız olması sebebiyle görevden uzaklaştırılması üzerine Sebük Tegin emîrler tarafından devletin başına getirildi (977). Görünürde Sâmânîler’in bir valisi gibi hareket etse de bağımsız Gazneliler Devleti’nin gerçek kurucusu Sebük Tegin’dir.

Sebük Tegin, devletin başına geçtikten kısa bir süre sonra Türk hâkimiyetini Gazne’den Doğu Afganistan’daki Zâbülistan bölgesine kadar genişletti. Zâbülistan asillerinden birinin kızıyla evlenerek bölge halkını kazanmaya çalıştı. Büst üzerine yürüyüp buranın hâkimi Togan Tegin’i mağlûp ederek şehre hâkim oldu (977 veya 978). Ardından Tohâristan’ı ele geçirdi. Zemindâver, Doğu Gur ve Kusdar bölgelerine kadar ulaştı. Askerî açıdan stratejik öneme sahip Leşker-i Bâzâr şehrini kurdu. Daha sonra Hindistan’a akınlara başladı. Ancak merkezi Kâbil vadisi olan Vayhand Hindûşâhî hânedanı Gazneliler’in Kuzey Hindistan’da yayılmasına bir engel teşkil ediyordu. Sebük Tegin, Gazneli akınlarını durdurmak için harekete geçen Hindûşâhî hükümdarı Caypal’i iki defa yenilgiye uğrattı. 1 milyon dirhem para ile elli fil vermesi ve sınır bölgesindeki bazı kale ve kasabaları Gazneliler’e terketmesi şartıyla Caypal ile bir anlaşma yapıldı. Ancak Caypal anlaşmaya uymayıp Kuzey Hindistan’daki diğer Hint racalarıyla bir ittifak oluşturdu ve fillerle takviyeli büyük bir ordunun başında Gazne’ye doğru yürüdü, ancak yenilgiye uğramaktan kurtulamadı (986). Sebük Tegin, bu galibiyetten sonra Lâmgân ve Peşâver arasındaki toprakları hâkimiyet alanına kattı. Bu bölgede oturan Halaç Türkleri ve Afganlar da onun emrine girdi. Seferler sonunda adı geçen yerlerde hutbe Sebük Tegin adına okunmaya başlandı ve adına sikke basıldı.

Sebük Tegin’in ülkesini genişlettiği bu dönemde Sâmânî Devleti çökmeye ve dağılmaya yüz tutmuştu. Bu durumda Sâmânîler’in son dayanağı kendilerine tâbi olmayı sürdüren Sebük Tegin idi. Sebük Tegin, Keş şehri civarında yapılan görüşmede Sâmânî Emîri II. Nûh’a sadakat yemini etmiş ve düşmanlarına karşı ona yardımcı olmaya söz vermişti. Bu sırada Sâmânî Devleti’nin Türk kumandanlarından Horasan Sipehsâlârı Ebû Ali es-Simcûrî ve Fâik el-Hâssa, II. Nûh’a karşı birleşerek Buhara’ya hâkim olmak istediler. Zor durumda kalan II. Nûh, Sebük Tegin’i yardımına çağırdı. Oğlu Mahmud ile birlikte harekete geçen Sebük Tegin, Herat yakınındaki savaşta (994) Ebû Ali ve Fâik el-Hâssa’yı mağlûp etti. Tahtını Sebük Tegin’e ve oğluna borçlu olan II. Nûh, Sebük Tegin’i Belh valiliğine, Mahmud’u Horasan sipehsâlârlığına tayin etti.

Mahmud, Horasan’da Ebû Ali ve Fâik el-Hâssa’nın hücumuna uğrayıp Herat’a sığınmak zorunda kalınca Sebük Tegin, Tûs’a doğru ilerledi ve şehir civarında Ebû Ali ile tekrar karşılaştı (995), Ebû Ali bu defa da mağlûp oldu. Savaşın ardından Fâik yardım istemek için Karahanlılar’ın yanına gitti, Ebû Ali ise af dilemek için gittiği Buhara’da tutuklandı (386/996). Karahanlı hükümdarlarından Nasr b. Ali, Fâik’in kışkırtmasıyla Buhara’ya hücum etmek üzere hazırlık yapmaya başlayınca II. Nûh yine Sebük Tegin’den yardım istedi. Sebük Tegin ordusunu Ceyhun’un kuzeyine geçirdikten sonra II. Nûh’u ordugâhına çağırdı. Ancak Vezir Abdullah b. Üzeyr, II. Nûh’u Sebük Tegin aleyhine yönlendirip bu çağrıya uymasını engelledi. Gazneli kuvvetlerinin Buhara’ya yürümesi üzerine II. Nûh kendisini yanıltan vezirini hapsetti. Sebük Tegin savaş yapmadan Sâmânîler adına Karahanlılar ile antlaşma imzaladı. Buna göre Sâmânîler, Siriderya (Seyhun) sahasını Katvân çölüne kadar Karahanlılar’a bırakıyordu.

Karahanlılar ile anlaştıktan sonra Belh’e dönen Sebük Tegin burada hastalandı ve Gazne’ye giderken Belh yakınlarındaki Madru Mûy köyünde vefat etti (Ağustos 997). Cenazesi Gazne’ye götürülerek orada toprağa verildi. Yerine veliaht tayin ettiği küçük oğlu İsmâil geçti. Sebük Tegin askerleri tarafından çok sevilmiş, ölümünden sonra Gazneliler arasında “Emîr-i Âdil” lakabıyla anılmıştır. Çocuklarının yetişmesi için özel bir dikkat göstermiş ve başarılı birer hükümdar olmalarını sağlamak maksadıyla onlar için Pendnâme adıyla bir eser kaleme almıştır. Başta Ebü’l-Feth el-Büstî olmak üzere dönemin tanınmış şairleri onun için mersiyeler yazmıştır.

Kaynak: İslâm Ansiklopedisi