İzzet Mehmed Paşa
İzzet Mehmed Paşa 1723-24 yılında devrin idarî yapısına göre Bolu’ya bağlı Çarşamba kazasının Beylik köyünde doğdu. Babası Hüseyin Bey, Fâtih Sultan Mehmed devri sadrazamlarından Rum Mehmed Paşa’nın neslindendir. Bazı eserlerde Bolulu veya Teberdar lakaplarıyla anılır. Moralı Beşir Ağa’nın Dârüssaâde ağalığı zamanında İstanbul’a gelerek Eskisaray Baltacılar Ocağı’na alındı; kitâbetteki başarısı sebebiyle bir süre sonra kapı hasekisi, ardından da Dârüssaâde ağası yazıcılığı başhalifesi oldu. Bu görevi dolayısıyla “bey halife” unvanını aldı ve bunu paşa oluncaya kadar taşıdı. III. Mustafa’nın tahta çıkmasından kısa bir müddet sonra 6 Kasım 1757’de Dârüssaâde ağası yazıcılığına terfi etti. Ancak Sadrazam Râgıb Paşa’nın onun aleyhinde olması ve Baltacı Ocağı’nın kaldırılmasına muhalefet edenler arasında bulunmasından dolayı 25 Mart 1758’de görevinden alındı. Baltacılar Ocağı’nın lağvedildiği gün tebdilen dolaşan Sultan Mustafa, İzzet Mehmed’i yangın geçiren evinin önünde görünce acımış ve kendisine 7500 kuruş yardımda bulunmuştu. İzzet Mehmed’in kayınpederinin yanında geçirdiği dönem Mart 1763’te başlarına kadar sürdü ve bu tarihte ikinci defa Dârüssâade ağası yazıcılığına getirildi.
İzzet Mehmed Paşa pek çok merasimde aktif görev aldığı bu vazifesini Haremeyn muhasebeciliği pâyesiyle birlikte sürdürdü. 20 Mart 1766’da tayin edildiği Darphâne eminliğinde aralıksız sekiz yıl görev yaptı. Özellikle 1768-1774 Osmanlı-Rus savaşı sırasındaki malî güçlüklerde ve yeni para basımı gibi işlerde başarılı hizmetlerde bulundu; bu arada 1766 depreminde önemli hasar gören ve büyük kubbesi çöken Fâtih Camii’nin yeniden inşasına nezaret etti. I. Abdülhamid’in cülûsundan sonra 2 Mart 1774’te şehreminliğe getirilen İzzet Mehmed Bey, yeni padişahın “intisap” sistemine göre ekip kurmaya çalıştığı bu aylarda 5 Temmuz 1774 tarihinde vezirlikle rikâb-ı hümâyun kaymakamlığına tayin edildi. Kısa bir müddet sonra Küçük Kaynarca Antlaşması’nı imzalayıp savaş alanından İstanbul’a dönmekte olan Sadrazam Muhsinzâde Mehmed Paşa’nın ölümü üzerine 10 Ağustos 1774’te sadrazamlığa tayin edildi ve sadâret mührünü bizzat padişahtan aldı. I. Abdülhamid, kendisinin seçtiği bu ilk sadrazamına alışılmışın dışında hediyeler vererek taltif etmişti.
İzzet Mehmed Paşa, sadâretinin ilk zamanlarında daha ziyade sefer yıllarının getirdiği iâşe maddeleri darlığı ve karaborsayla ilgilenerek sert tedbirlerle düzensizlikleri önlemeye çalıştı. Avusturya’nın işgal altında tuttuğu Boğdan’daki Bukovina’nın bu ülkeye terkini ihtiva eden antlaşma da bu esnada imzalandı. Sadrazam yeni kadroları iş başına getirirken gündemin en önemli meselesi, Kırımlılar’ın Küçük Kaynarca Antlaşması’na göre kazandıkları serbestiyeti kabul etmemeleri ve Osmanlı Devleti’nden bu hususta yardım istemeleriydi. İzzet Mehmed Paşa, Küçük Kaynarca Antlaşması’nın getirdiği buna benzer yükler ve malî bozukluklarla meşgul olduğu bir sırada meydana gelen bir tartışma sadâretten azline sebep oldu. Donanmanın Beşiktaş önünden denize açılması münasebetiyle verilmesi mûtat Dolmabahçe ziyafetinde Kırımlılar’la yapılan görüşmeler esnasında Şeyhülislâm İvazpaşazâde İbrâhim Beyefendi yakınlarından birine mukātaa talebinde bulunmuş, İzzet Mehmed Paşa’nın bunu olumsuz karşılaması üzerine öfkeyle toplantıyı terketmiş; bu olaydan bir hafta sonra İzzet Mehmed Paşa görevden alınmıştı (7 Temmuz 1775). Ancak gerçek sebebin Kırım meselesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Az rastlanan bir uygulama ile İzzet Mehmed Paşa ertesi gün malları müsadere edilmeden ve oğlu Mehmed Said Bey’in mübâşirliğiyle gönderildiği Gelibolu yolundayken gelirlerini mart ayından itibaren tasarruf etmek üzere Aydın muhassıllığına getirildi. Daha sonra sırasıyla 6 Kasım 1775’te Mısır valiliğine, 11 Aralık 1778’de İçil sancak beyliğine, ancak daha yola çıkmadan bu sancağın ilâvesiyle 9 Mart 1779’da Sivas, 18 Aralık 1779’da Amasya sancağı ilâvesiyle tekrar Sivas, 22 Mart 1780’da Rakka ve 4 Eylül 1780’de Erzurum eyaleti beylerbeyiliklerine tayin edildi.
İzzet Mehmed Paşa üç yıldan fazla süren Mısır valiliği sırasında isyanlar sebebiyle sarsılan devlet otoritesinin yeniden tesisine çalışmış ve buradan Sivas’a tayin edildiğinde maddî güçlükler sebebiyle hareketini geciktirmek zorunda kalmıştı. Sivas valiliğinde ise Canikli Ali Paşa isyanına karşı yürütülen siyasette önemli rol oynamıştı. Sadrazam Karavezir Mehmed Paşa’nın hastalığının ağırlaşması ve 20 Şubat 1781’de ölümü üzerine Erzurum’dan İstanbul’a çağrılan İzzet Mehmed Paşa, 18 Mart 1781’de günü mührü teslim alarak ikinci defa sadrazamlık görevine başladı. Yeni sadrazam öncelikle İstanbul’da çıkan yangınlar ve kundaklama hadiselerini önlemeye çalıştı. Fakat kayınbiraderi Çelebi İsmâil Ağa’nın ilk sadâretinde olduğu gibi nüfuzunu kullanarak yolsuzluklara karışması dedikoduların tekrar artmasına sebep oluyordu. Bu arada sadrazamın oğlu Mehmed Said padişahın kızlarından Ahter Melek’le evlendirildi. Elbiselerde, tütün çubuklarında ve bazı eşyalarda altın, gümüş vb. kıymetli madenlerin kullanılmasına yönelik yasaklama kararları da bu dönemde çıkarıldı. 24 Temmuz 1782’de günü çıkan ve yirmi beş saat süren yangından sonra aynı yılın 22 Ağustosunda başlayarak altmış beş saat devam eden İstanbul sur içindeki dönemin en büyük yangını yine İzzet Mehmed Paşa’nın bu ikinci sadrazamlığında vuku buldu. Yangının sebep olduğu tahribatla sur içinin nüfusu bir yabancı gözlemciye göre 800.000’den 600.000’e düşmüştü. Yangın dolayısıyla çok müteessir olan I. Abdülhamid, Yeğen Mehmed Paşa’yı İstanbul’a davet etti; onun Eyüp’e geldiğini haber alınca da bu büyük felâkette “rehavet”i olduğu gerekçesiyle yangının söndürüldüğü gün İzzet Mehmed Paşa’yı görevden aldı (25 Ağustos 1782). Bu defa vezirliği kaldırıldığı gibi mallarının müsâderesine de karar verildi ve ertesi günü mecburi ikametle Filibe’ye gönderildi. Azliyle ilgili bir hattında I. Abdülhamid onun nerede yaramaz kimseler varsa onlara rağbet ettiğini ve kayınbiraderinin rüşvete bulaşmış olduğunu yazmıştı. Sabotajlarda ve yangınların çıkmasında rolü bulunan Yeniçeri Ocağı ve buraya dayanan muhalefet de görevden alınmasında etkili olmuştu.
İzzet Mehmed Paşa, Sadrazam Halil Hamîd Paşa tarafından vezirliği iade edildi. 7 Ocak 1783’te Belgrad Kalesi muhafızlığı şartıyla Semendire sancak beyliğine tayin edildi. Bir ara Sofya seraskerliğine getirilmesi düşünüldüyse de ağır hareket ettiği gerekçesiyle bundan vazgeçildi. İzzet Mehmed Paşa 6 Mart 1784’te Belgrad’da vefat etti. Çağdaşı tarihçiler tarafından akıllı, sır tutmasını bilen, vakar sahibi ve yumuşak huylu bir kimse olarak nitelenen İzzet Mehmed Paşa’nın bizzat I. Abdülhamid’in de belirttiği en karakteristik vasfı aşırı derecede rehaveti ve yavaşlığıdır.
Kaynak: İslâm Ansiklopedisi