İbrahim Edhem Paşa
İbrahim Edhem Paşa, Sakız’da doğdu. Rum asıllı olduğu, 1821 Rum ayaklanmaları sırasında Sakız âsilerinin isyanları bastırılırken çok küçük yaşta İstanbul’a getirildiği ve Kaptanıderyâ Koca Hüsrev Paşa tarafından satın alınıp evlât edinildiği söylenir. İbrahim Edhem Paşa ilk öğrenimini Hüsrev Paşa’nın konağına gelen hocalardan gördü.
Paşanın diğer çocukları olan Hüseyin, Ahmed ve Abdüllatif ile birlikte tahsilini tamamlamak üzere 1830’da Paris’e gönderildi. 1835’te Barbet Enstitüsü’nü, 1839’da da Yüksek Maden Mektebi’ni bitirdi.
İbrahim Edhem Paşa teknik gözlemlerde bulunmak maksadıyla bir süre Avrupa’da dolaştıktan sonra İstanbul’a döndü. Miralay rütbesiyle devlet hizmetine girdi ve Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî’ye memur oldu. Ardından Sarıyer bakır madeni ve Gümüşhacıköy madeni müdürlüklerinde bulundu. 1845’te Keban ve Ergani madenleri başmühendisi oldu.
İbrahim Edhem Paşa aynı sene, yeni kurulan Erkân-ı Harbiyye Dairesi’ne, kısa bir müddet sonra da Rikâb-ı Hümâyun’a memur edildi. 1849’da mirlivâlığa, 1851’de Mâbeyn-i Hümâyun ferikliğine yükseldi. Sarayda bulunduğu esnada Sultan Abdülmecid kendisinden Fransızca dersleri aldı. Bu sırada kurulan Encümen-i Dâniş ve Tanzimat Meclisi üyeliklerine getirildi.
İbrahim Edhem Paşa Kırım Harbi esnasında bazı meselelerin halli için Sırbistan’a, ardından Kırım’a gönderildi. Bir müddet sonra Mâbeyin ferikliğinden çıkarılınca uhdesinde yalnızca Tanzimat Meclisi üyeliği kaldı. Mustafa Reşid Paşa’nın yardımıyla 24 Kasım 1856 tarihinde vezirlik rütbesi ve 75.000 kuruş maaşla Hariciye nâzırı oldu. Fakat dış meselelerdeki yetersizliği ve bilgisizliği sebebiyle 2 Mayıs 1857’de azledildi. 1858 yılında yine bazı tahkikatta bulunmak maksadıyla ikinci defa Sırbistan’a gönderildi ve başarılarından dolayı birinci rütbe Mecîdî nişanı ile taltif edildi. Komşu devletlerin hükümdarlarının sınıra yakın yere gelmesi dolayısıyla devletler arası nezaket kuralları gereği uygulanan ziyaret merasimi çerçevesinde, sefâret heyetiyle 1859’da Rus Çarı II. Aleksandr’ı selâmlamak için Karadeniz kıyısında Rus çarlarının yazın kaldıkları sayfiyelerden biri olan Hocabey’e gönderildi.
İbrahim Edhem Paşa 1859 yılında 49.675 kuruş maaşla Mahmud Nedim Paşa’nın yerine Ticaret nâzırı olan Edhem Paşa, meselelere gereği gibi vâkıf olmadığı gerekçesiyle 1861’de azledildi. Bunun ardından Meclis-i Vâlâ âzalığına seçildi. 1863’te 30.000 kuruş maaşla, Maarif ve Nâfia nezâretleri de uhdesinde olmak üzere ikinci defa Ticaret nâzırı olduysa da aynı yıl görevden alındı. Bir süre sonra Ticaret Nezâreti önceden olduğu gibi Nâfia Nezâreti ile birleştirilerek yine Edhem Paşa’ya verildi, ancak bu defa uhdesindeki Maarif Nezâreti ayrıldı. 1866’da Ticaret Nezâreti’nden de azledilerek Tırhala ve 1867’de Yanya valiliğine getirildi. 1868 yılında Şûrâ-yı Devlet üyesi olan İbrâhim Edhem Paşa, iki yıl sonra Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye nâzırlığına, 1871’de tekrar Nâfia Nezâreti’ne tayin edildi ve bir müddet sonra Ticaret Nezâreti de bu görevlerine eklendi. 1872’de 10.000 kuruş maaşla azledildi. Ertesi yıl tekrar Şûrâ-yı Devlet âzası ve 1874’te Nâfia nâzırı oldu, fakat bir süre sonra görevden alındı. 1876’da Berlin sefirliğiyle Almanya’ya gönderildi.
23 Aralık 1876’da İstanbul’da toplanan Tersane Konferansı’nda ikinci murahhas olarak Osmanlı Devleti’ni temsil eden Edhem Paşa, asabî mizacı sebebiyle, müzakereler sırasında Fransa murahhasının Osmanlı Devleti’ne karşı söylediği hakaretâmiz sözlerine karşılık vermekten çekinmedi. Aynı yıl Şûrâ-yı Devlet başkanı oldu ve Midhat Paşa’nın azli üzerine 5 Şubat 1877’de 50.000 kuruş maaşla sadâret makamına getirildi. Bu arada murassa‘ Osmânî nişanı ile taltif edildi. Onun sadâreti esnasında cereyan eden en mühim hadise 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarıdır. Bu sıkıntılı dönemde karşılaştığı siyasî meselelerin hallinde asabî mizacı yüzünden yetersiz kaldı ve ağır baskılar sonucu 11 Ocak 1878 tarihinde azledildi. On dört ay kadar mâzul kaldıktan sonra 1879’dan 1883’e kadar Viyana sefiri olarak görev yaptı. Daha sonra 26 Şubat 1883’te Dahiliye nâzırı tayin edildi. Şarkî Rumeli’nin Bulgaristan tarafından ilhakı ile meydana gelen olaylar sebebiyle Küçük Said Paşa kabinesinin düşmesi üzerine 24 Eylül 1885 tarihinde bu görevden ayrıldı. Paris sefiri olarak tayini kararlaştırıldıysa da bundan vazgeçildi. Kendisine 3000 kuruşluk mâzuliyet maaşı bağlanan Edhem Paşa 20 Mart 1893’te vefat etti ve Üsküdar’da bulunan Mihrimah Sultan Camii civarına defnedildi.
İbrahim Edhem Paşa, asabî mizacına ve devlet meselelerindeki yetersizliğine rağmen namuslu, dürüst, devlete sadık bir kişiydi. Bu sebeple II. Abdülhamid’in hususi himayesine mazhar olabilmişti. İlk Osmanlı Meclis-i Meb‘ûsanı onun sadâreti zamanında açılmıştı. Ancak sadrazamlığında yeterli derecede etkili olamamış ve alınan kararlarda daha ziyade padişahın tesiri görülmüştür. Maden mühendisliği konusunda olduğu gibi tabii ilimlerde de derin bilgi sahibiydi. Çok iyi derecedeki Fransızca’sının yanı sıra Almanca’ya da âşina idi. Mecmûa-i Fünûn’da tabii ilimlere dair makaleler yazmış, 1869 yılında ölçüler hakkında bir nizamnâme neşretmiş, rasathâne ve Matbaa-i Âmire’nin ıslahında, Dârüşşafaka’nın kurulmasında büyük gayret göstermiştir. Ondalık sisteminin tanınmasında ön ayak olmuş, yazdığı Yeni Mikyaslara Dair Risâle adlı eseri oğlu İsmâil Galib’in adıyla yayımlanmış, “Mesâhat, Ekyâl ve Evzân-ı A‘şâriyye Nizamnâmesi”ni hazırlayarak yürürlüğe koymuştur. 1873 Viyana sergisi için Usûl-i Mi‘mârî-i Osmânî adıyla üç dilde neşredilen eseri Ahmed Vefik Paşa ile birlikte hazırlamış, ayrıca Endülüs Tarihi adlı eserin I. cildini kaleme almış, diğer kısımlarını ise Ziyâ Paşa tamamlayarak kendi adına neşretmiştir. Yazıda sade ve kısa cümleler kullanmayı tercih eden ve muhalifleri tarafından “Deli Corci” lakabıyla anılan İbrâhim Edhem Paşa dindarlığı ile de tanınmıştır. Çok iyi yetiştirdiği oğulları Osman Hamdi, Halil Edhem (Eldem) ve İsmâil Galib Türk kültür ve sanat tarihinde önemli yerlere sahip olmuşlardır.
Kaynak: İslâm Ansiklopedisi