Halil Sultan

Halil Sultan, Timur’un doğuya Çin’e doğru çıktığı sefer esnasında Otrar’da ölümü (807/1405) kurduğu imparatorluğun kaderi üzerinde büyük etki yaptı. Timur, ölmeden önce oğlu Cihangir’den olan torunu Pîr Muhammed’i veliaht olarak vasiyet ettiği halde hiç kimse onun hükümdarlığını tanımadı. Timur’un ölümü sırasında yanında bulunan Şah Melik ve Şeyh Nûreddin gibi beyler yarıda kalan sefere devam etmek istedilerse de ölüm haberinin orduda yol açtığı karışıklık yüzünden bundan vazgeçerek Semerkant’a dönmeye karar verdiler. Bu beyler, vasiyetinin yerine getirileceğine dair Timur’a söz vermiş olmalarına rağmen Pîr Muhammed’in Kandehar’dan gelmesinin uzun zaman alacağını ileri sürerek Semerkant’ın Şâhruh’a teslim edilmesinin daha doğru olacağını söylediler.

Şâhruh vali sıfatıyla idare ettiği eyaletlerin hükümdarı olarak tanındı (807/1405). Bu arada ordunun sağ kolundaki beyler, ordu merkezinden habersiz olarak Mîrân Şah’ın oğlu Halil Sultan’ı hükümdar ilân ettiler ve Semerkant muhafızı Emîr Argun Şah’ın yardımıyla başşehri ele geçirdiler. Şâhruh, başlangıçta Halil Sultan’ın Mâverâünnehir’deki hâkimiyetini tanıdıysa da asıl taht vârisi Pîr Muhammed Kandehar’dan gelince onu destekledi. 809 (1407) yılında Pîr Muhammed’in kendi beylerinden Pîr Ali Tâz tarafından öldürülmesi üzerine Şâhruh, Pîr Muhammed’in öcünü alma bahanesiyle Halil Sultan’la mücadeleye girişti. Mücadelede Halil Sultan esir alındı (811/1409) ve kendisiyle varılan anlaşma uyarınca savaşa son verildi. Buna göre Halil Sultan, Mâverâünnehir’deki haklarını terkederek Rey şehrine gidecekti. 27 Zilhicce 811 (13 Mayıs 1409) tarihinde hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Semerkant’a giren Şâhruh, altı ay sonra şehirden ayrılırken buranın ve Mâverâünnehir’in idaresini oğlu Uluğ Bey’e ve onun atabegi Şah Melik’e bıraktı. Semerkant’ın Şâhruh tarafından ele geçirilmesiyle Timur’un mirası için yapılan hâkimiyet mücadelesi büyük ölçüde sona ermiş oldu.

Kaynak: İslâm Ansiklopedisi