Gürcü Hadım Mehmed Paşa
Gürcü Hadım Mehmed Paşa Haremden çıkma olduğundan Hadım lakabıyla da anılır. Gürcü asıllıdır. Bazı kaynaklarda Kanûnî Sultan Süleyman’ın son sadrazamlarından Semiz Ali Paşa, bazılarında ise II. Selim devrinde Erzurum Beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından saraya hediye edildiği belirtilir. Enderun’da iyi bir eğitim gördükten sonra çeşitli görevler üstlendi. I. Ahmed’in tahta çıkışının ardından Kapıağası Mustafa Ağa’nın yerine has odabaşı oldu (5 Ocak 1604). Aynı yıl sadâret kaymakamı Sarıkçı Mustafa Paşa’nın, Sûfî Sinan Mehmed Paşa’dan başka merkezde vezir olmaması sebebiyle divan toplantılarının yapılamadığını belirterek başkapıcıbaşı Dâvud ve mîrâhûr-ı evvel Mustafa ağalarla birlikte has odabaşı Gürcü Mehmed Ağa’nın vezirliğe getirilmesini istemesi üzerine üçüncü vezir olarak divana girdi (21 Eylül 1604). Bir ay sonra da isyan halinde olan askerlerin Beylerbeyi Hacı İbrâhim Paşa’yı öldürmesiyle ciddiyet kazanan taşkınlıklarını önlemek üzere Mısır beylerbeyi yapıldı (22 Ekim 1604). Olumsuz mevsim şartlarına rağmen ve meşakkatli bir deniz yolculuğu ile Mısır’a gitti. Suçluları cezalandırarak sükûneti sağlamasına rağmen “gadr-i vüzerâ” ile yedi ay sonra azledip yerine Yemenli Hasan Paşa getirildi (25 Haziran 1605).
Gürcü Hadım Mehmed Paşa İstanbul’a dönüşünün ardından Tuna yalıları ile birlikte Belgrad muhafazasını da üstlenmek üzere Bosna beylerbeyi oldu (25 Mayıs 1606). Macar serhaddindeki görevleri, serdar Kuyucu Murad Paşa’nın sadrazam tayin edilip İstanbul’a gitmek üzere bölgeden ayrılmasıyla serdar kaymakamı olarak daha da genişledi (Şubat 1607). Sadrazam Kuyucu Murad Paşa ikinci defa Anadolu seferi için Üsküdar’a geçtiğinde İstanbul’daki işleri takip ve idare etmek üzere sadrazamın telhisiyle sadâret kaymakamlığı görevine getirildiyse de (4 Haziran 1609) Belgrad kale meydanında kâgir bir tophâne yaptırması, Kanije ile Eğri’den getirtilen büyük toplarla bu tophâneyi takviye ile meşgul olması sebebiyle bu davete hemen icâbet edemedi. Aslında bazı isyan hareketlerine çözüm bulmak için Üsküdar’a geçmiş olduğu daha sonra anlaşılan Murad Paşa buradaki beş aylık ikametinden sonra İstanbul’a dönmüş ve şark seferini ertesi yıla bırakmıştı. Kasım 1609’da İstanbul’da toplanan Dîvân-ı Hümâyun’a Gürcü Mehmed Paşa altıncı vezir olarak katıldı; Kuyucu Murad Paşa’nın çıktığı son şark seferinde de sadâret kaymakamı tayin edildi (Temmuz 1610).
Gürcü Hadım Mehmed Paşa, üçüncü vezir sıfatıyla sadâret kaymakamlığı görevini Murad Paşa’nın Diyarbekir’de ölümü üzerine Nasuh Paşa’nın sadrazam olmasından (22 Ağustos 1611) İstanbul’a geliş tarihi olan 6 Eylül 1612 tarihine kadar sürdürdü. İran elçisi Sarı Han’ın Nasuh Paşa ile birlikte İstanbul’a gelmesi dolayısıyla 27 Eylül 1612’de düzenlenen törenlere 500 kişilik kuvvetiyle katıldı. Yeni sadrazam Nasuh Paşa, kendi makamı için bir tehdit unsuru olduğunu düşünüp onu Erzurum beylerbeyiliğiyle İstanbul’dan uzaklaştırmak istedi, ancak padişahın müdahalesiyle vezâretini koruyarak İstanbul’da kaldı. I. Ahmed’in Edirne’ye gitmek üzere İstanbul’dan ayrıldığı 22 Kasım 1613 tarihinden İstanbul’a döndüğü 14 Şubat 1614 tarihine kadar İstanbul’un muhafazası da ona bırakılmıştı.
Nasuh Paşa’nın idamı ve yerine Damad Mehmed Paşa’nın sadrazam olması üzerine (17 Ekim 1614) Gürcü Mehmed Paşa tekrar ikinci vezirliğe getirildi. Yeni sadrazamın şark seferi için 22 Nisan 1615’te Üsküdar’a geçişinde ikinci defa sadâret kaymakamlığını üstlendi. Ancak bir süre sonra (Temmuz 1616) padişahın gazabına uğradı ve divandan kovuldu, kaymakamlıkla ikinci vezirlik rakibi Ekmekçizâde Ahmed Paşa’ya verildi. Bu durum, Sultan Ahmed Camii’nde ilk cuma namazının kılındığı 9 Haziran 1617’ye kadar sürdü. O gün Gürcü Mehmed Paşa üçüncü vezirlik verilip açılış merasimine davet edildi. Sultan Mustafa’nın ilk padişahlığında da (1617-1618) vezirliğini korudu. II. Osman’ın saltanatı sırasında ikinci vezir olarak Hotin seferine katılmak üzere davet edildi ve kendisine otâğ-ı hümâyun ile hazine muhafazası görevi verildi. Ancak Sadrazam Ohrili Hüseyin Paşa azledilerek ikinci vezir yapılıp yerine Dilâver Paşa sadrazam olunca (17 Eylül 1621) Mehmed Paşa’nın rütbesi üçüncü vezirliğe indirildi. II. Osman’ın tahttan indirilişi ve katli sırasındaki olaylardan fazla etkilenmedi. I. Mustafa’nın ikinci saltanatında Mere Hüseyin Paşa sadrazam olunca (13 Haziran 1622) tekrar ikinci vezirliğe getirildi. Mere Hüseyin Paşa’nın bir ay kadar süren bu ilk sadâretinin ardından ayaklanan yeniçeri ve sipahilere padişah sadrazam adayı olarak Dâvud Paşa ve Lefkeli Mustafa Paşa ile birlikte onu da gösterdi, sadârete Mustafa Paşa tayin edildi. Mustafa Paşa iki buçuk aylık sadrazamlığının ardından azledilince Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi ile vâlide sultanın Davutpaşa bahçesinde gerçekleşen müşavereleri sonucu sadrazamlık Gürcü Hadım Mehmed Paşa’ya verildi (21 Eylül 1622).
Gürcü Hadım Mehmet Paşa karışık bir dönemde sadrazamlık makamına getirildi. Gürcü Mehmed Paşa öncelikle asayişin temini ve askerin zaptı ile meşgul oldu. Antep’te yeniçeri zorbalarının faaliyetleri, Bağdat’ta Bekir Subaşı hadisesi, Erzurum’da Abaza Paşa’nın kendi başına hareketi öncelikle çözüm bekleyen konulardı. Bilhassa II. Osman’ın katlinde rolü olanları yakalattı, bu arada Kara Dâvud Paşa’yı idam ettirdi. Fakat bir süre sonra Mere Hüseyin Paşa’nın da tahrikleri neticesinde yeniçeri ve sipahiler onun Abaza Paşa’ya müsamahakâr davrandığını, bu konuyla gerekli şekilde ilgilenmediğini ileri sürerek yeni bir karışıklık çıkardılar. Yeniçeri ve sipahilerin kendi aleyhindeki gösterileri önlenemeyince ve durumun kötüye gittiği, 5 Şubat 1623 tarihli divan toplantısında yeniçeri ağası Mustafa Ağa tarafından kendisine bildirilince mührü kapıcılar kethüdâsı ile padişaha ulaştırarak görevinden istifa etti.
Askerin ısrarlı talebi üzerine ikinci defa sadrazam olan Mere Hüseyin Paşa tarafından Bursa’ya sürüldü. Sadâret Kemankeş Ali Paşa’ya verilince (30 Ağustos 1623) Bursa’dan çağrılarak yeniden vezir yapıldı. Ancak serbest hareket etmek isteyen Ali Paşa, daha önce sadrazamlık yapmış olan Gürcü Mehmed ve Halil paşalardan kurtulmak için Erzurum’da isyan halinde olan Abaza Paşa ile haberleştikleri ve onu destekledikleri gerekçesiyle her ikisini de kendi konağında bir gece hapsetti. Fakat bunun doğru olmadığı anlaşılarak her ikisi de serbest bırakıldı.
Kemankeş Ali Paşa’nın idamı üzerine 3 Nisan 1624’de sadrazamlığa getirilen Çerkez Mehmed Paşa’nın Abaza Paşa’ya karşı çıktığı sefer sırasında Gürcü Mehmed Paşa üçüncü defa sadâret kaymakamı oldu. Çerkez Mehmed Paşa’nın Tokat’ta ölümüyle (28 Ocak 1625) sadrazamlık kendisine teklif edildiyse de kabul etmedi. Bir süre, sonra görünüşte yeni sadrazam Hâfız Ahmed Paşa’ya yeterli miktarda asker ve para ulaştırmadığı için Bağdat’ın alınamamasından ve dönüş sırasında ordunun büyük zorluklar çekmesinden sorumlu olduğu, gerçekte ise Topal Receb Paşa’nın tahrikleri neticesinde yeniçeri ve sipahiler ayaklanarak yaşı hayli ilerlemiş olan Gürcü Mehmed Paşa’yı idam ettirdiler (13 Temmuz 1626). Mehmed Paşa, Eyüp’te Semiz Ali Paşa’nın yanına defnedilmiş olup türbesi Eyüp Sultan Türbesi cüzhânesinin yanındadır.
Osmanlı tarihinin en buhranlı döneminde geçen siyasî hayatında sadrazamlığı ve taşra görevlerinden ziyade sürdürdüğü sadâret kaymakamlıkları ile merkezdeki olayların içerisinde olan Gürcü Mehmed Paşa dönemin kaynaklarında akıllı, tedbirli, vakur bir kişi olarak tanıtılır. Ancak şair Nef‘î’nin hicivlerine en fazla hedef olan devlet adamları arasında yer aldığı da bilinmektedir. Uzun siyasî hayatına rağmen hayır eseri olarak yalnızca İstanbul’da Halıcılar, Hırkaişerif ve Şehzadebaşı’nda bulunan üç çeşme ve Okmeydanı’nda bir namazgâh yaptırmıştır.
Kaynak: İslâm Ansiklopedisi