Cem Sultan
Cem Sultan (23 Aralık 1459 – 25 Şubat 1495), Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed’in üçüncü oğlu ve II. Bayezid’in kardeşidir. Osmanlı tarihinin en trajik taht mücadelelerinden birine konu olan Cem Sultan, hem Osmanlı Devleti’nin iç dinamiklerini hem de Avrupa siyasetini derinden etkilemiştir. Doğumu, çocukluk yılları, taht mücadelesi, sürgün hayatı ve Avrupa’daki rehine yaşamı, Osmanlı tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birine ışık tutar. Aynı zamanda bir şair ve sanatçı olan Cem Sultan, Farsça ve Türkçe iki divan bırakmış, hem doğuda hem batıda büyük bir ilgi uyandırmıştır.
Erken Yaşamı ve Sancak Beyliği
Cem Sultan, 23 Aralık 1459’da Edirne’de doğdu. Annesi Çiçek Hatun, Osmanlı sarayında önemli bir figürdü. Cem, geleneklere uygun olarak küçük yaşta sancak beyliği eğitimi aldı. Henüz on yaşında iken Kastamonu’ya sancak beyi olarak gönderildi. Ancak burada kısa bir süre kaldıktan sonra önce İstanbul’a, ardından Rumeli’ye gitmesi emredildi. Babası Fatih Sultan Mehmed, oğlunun devlet yönetimi ve askerlik konularında tecrübe kazanmasını istiyordu.
1473 yılında Fatih’in Akkoyunlular ile yaptığı Otlukbeli Savaşı sırasında mağlup olduğu söylentileri yayılınca Cem’in lalaları Nasuh ve Kara Süleyman ona biat etti. Ancak bu durumu öğrenen Fatih, Cem’i azarlamış ve lalalarını idam ettirmiştir. Bu olay, Cem’in saraydaki konumunu derinden etkilemiş ve babasıyla arasındaki ilişkiyi zayıflatmıştır.
1474’te ağabeyi Şehzade Mustafa’nın Konya’da ölümü üzerine Cem Sultan, sancak beyi olarak Konya’ya atanmıştır. Burada görev yaptığı dönemde Karamanoğulları ile iyi ilişkiler kurarak onların Osmanlı’ya karşı herhangi bir tehdit oluşturmalarını engellemiştir. Konya’da sanat ve bilim çevrelerini etrafına toplamış, mümtaz bir kültürel ortam oluşturmuştur.
Fatih’in Ölümü ve Taht Mücadelesi
1481 yılında Fatih Sultan Mehmed’in ani ölümü, Osmanlı tahtında büyük bir krize yol açtı. Cem Sultan, babasının kendisini veliaht olarak seçtiğini ileri sürerek taht üzerinde hak iddia etti. Ancak Fatih’in diğer oğlu II. Bayezid, hızla İstanbul’a giderek tahtı ele geçirdi. Cem, bu gelişmelere karşı ordu toplayarak Bursa’ya gitti. Bursa’da kendisini padişah ilan eden Cem Sultan, adına hutbe okuttu ve para bastırdı. Ancak 20 Haziran 1481 tarihinde gerçekleşen Yenişehir Savaşı’nda II. Bayezid’e yenildi. Bu yenilgi, Cem Sultan’ın Osmanlı tahtı için mücadelesinin sonu oldu.
Yenilginin ardından Konya’ya çekilen Cem, burada da yeterli desteği bulamayınca önce Tarsus’a, ardından Memlük Sultanı tarafından Kahire’ye davet edilerek Mısır’a gitti. Kahire’de büyük bir ilgiyle karşılanan Cem, Mekke’ye giderek hac vazifesini yerine getirdi. Anadolu’dan gelen haberler üzerine taht mücadelesini yeniden canlandırmaya çalışsa da başarılı olamadı. 1482 yılında Karamanoğlu Kasım ile iş birliği yaparak Konya’yı ele geçirme girişiminde bulundu ancak bu planı da başarısızlıkla sonuçlandı.
Rodos’a Sığınma ve Avrupa’daki Rehine Hayatı
Anadolu’daki siyasi ve askeri desteğini tamamen kaybeden Cem Sultan, 29 Temmuz 1482’de yanında otuz adamıyla birlikte Rodos Şövalyeleri’ne sığındı. Şövalyelerin İsbitâriyye lideri Pierre d’Aubusson, Cem’i büyük bir törenle karşıladı. Cem Sultan, şövalyelerin yardımıyla Rumeli’ye geçmeyi umarken, şövalyeler onu Osmanlı Devleti’ne karşı bir koz olarak kullanmayı tercih etti. II. Bayezid, Cem Sultan’ın Osmanlı’ya karşı kullanılmasını engellemek için Rodos Şövalyeleri’yle anlaşma yaptı ve onlara 40.000 altın ödedi. Ancak Cem, şövalyeler tarafından Fransa’ya gönderildi ve maceralı Avrupa hayatı başladı.
Fransa, Roma ve Siyasi Oyunlar
15 Ekim 1482’de Savoia Dükalığı’na bağlı Villefranche’ye götürülen Cem Sultan, burada Batı dünyasının sosyal hayatını gözlemledi. Ancak sürekli bir gözetim altında tutuluyordu. Daha sonra Roma’ya gönderilen Cem, Papa VIII. Innocentius tarafından Osmanlı’ya karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılmaya çalışıldı. Papa, Cem’i bir Haçlı seferinde Osmanlı’ya karşı kullanmayı planlıyordu. Bu süre zarfında II. Bayezid, Cem’in zarar görmemesi için papaya büyük miktarlarda altın gönderdi.
1494 yılında Fransa Kralı VIII. Charles, Cem Sultan’ı Napoli’ye götürmek için Papa ile anlaşmaya vardı. Ancak bu yolculuk sırasında Cem Sultan, 25 Şubat 1495’te Castel Capuana’da hayatını kaybetti. Ölümünün zehirlenme sonucu olduğu iddia edilmiştir.
Cenazesi ve Osmanlı’ya Dönüşü
Cem Sultan’ın ölümü üzerine II. Bayezid, üç günlük yas ilan etti ve onun adına gıyabi cenaze namazı kıldırttı. Cenazesi tahnit edilerek Gaeta’da geçici olarak defnedildi. 1499 yılında Napoli Kralı tarafından Osmanlı Devleti’ne teslim edilen naaşı, Bursa’da Muradiye Camii haziresine defnedildi.
Edebi Yönü ve Mirası
Cem Sultan, sadece bir şehzade değil, aynı zamanda önemli bir şair ve sanatçıydı. Farsça ve Türkçe yazdığı şiirleri, iki divan halinde toplanmıştır. Doğu ve Batı dünyasında kendisine duyulan ilgi, onun hayatının farklı kültürlerde de iz bırakmasına yol açtı. Avrupa’da “Zizim” olarak bilinen Cem Sultan’ın portreleri yapılmış, hakkında romanlar, piyesler ve araştırmalar yazılmıştır.
Sonuç
Cem Sultan’ın trajik hayatı, Osmanlı taht mücadelelerinin ne kadar yıkıcı olabileceğini gösteren önemli bir örnektir. Hem devlet adamlığı hem de sanatıyla iz bırakan Cem Sultan, Osmanlı tarihinde asla unutulmayacak bir figür olarak yerini almıştır. Avrupa’da geçirdiği sürgün hayatı, sadece Osmanlı için değil, Avrupa siyaseti için de önemli etkiler yaratmıştır.
Tarih Araştırmacısı ve Yazarı
- Cem Sultan’ın kabri – Muradiye/Bursa
- Cem Sultan’ın Türkçe divanının ilk ve son sayfaları (İÜ Ktp., TY, nr. 5574)
- Pinturicchio’nun “Disputa di S. Caterina” adlı tablosundan alınan bir detayda Cem Sultan – Vatikan
- Cem Sultan’ın Meşâirü’ş-şuarâ’daki minyatürü (Millet Ktp., Ali Emîrî, nr. 772, vr. 96b)