Burdurlu Derviş Mehmed Paşa
Burdurlu Derviş Mehmed Paşa olasılıkla 1765 doğumlu Burdurlu bir Türk’tür. Babası Mora’da Nafplion ahalisinden Rüstem Ağa’dır.İlk görevi olarak Vezir Moralı Salbaş Ahmed Paşa’nin hizmetine girip “mühürdarlık” yaptı. Ahmed Paşa sayesinde mihrimah rutbesi ile Karesi (Balıkesir sancak beyliğinde bulundu. Daha sonra 1811’de “Hamideli” livası maliyesi ile ilgili “muhassıl” oldu. Paşa ve vezirlik rütbesi verildikten sonra 1817’e kadar sırayla Bursa merkezli Hüdavendigar livası, Eskişehir merkezli Sultanönü livası ve İzmit merkezli Kocaeli livası mutasarrıflığı (liva valiliği) yapmıştır.
Burdurlu Derviş Mehmed Paşa 1817’de ilk Anadolu Eyaleti valiliği sırasında sadarete getirilmiştir. Nişancı yani Sultan’ın başkatibi olan, ve çok nüfuzlu olan Halet Efendi tarafından korunmuştur. Mehmed Emin Rauf Paşa azledilince Halet Efendi’nin tavsiyelerine uygun olarak 5 Ocak1818’de sadrazamlığia getirildi.
Burdurlu Derviş Mehmed Paşa iki yıl bir gün süren sadrazamlığı sırasında, çeşitli ilgi çeken olaylar ortaya çıkmıştır:
Mekke ve Medine’yi Vahhabiler’in işgalinden kurtaran Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa ve oğlu İbrahim Paşa Vahhabi Saudilerin başkenti olan Diriya’yı alarak Vahhabi isyanına son vermiş ve birinci Saudi devletinin Vahhabi lideri olan Abdullah bin Saud’u esir alarak İstanbul’a göndermişti. Şubat 1819’da Sultan’ın iradesiyle Vahabi lideri Abdullah bin Saud Bab-ı Hümayun önünde idam edildi.
Mayıs 1819’da Tersane ve donanma mensupları ile humbaracılar arasında çıkan bir kahvehane anlaşmazlığı büyük bir şehir sokak kavgasına dönüştü. Tersane vardiyanları bir humbaracı kahvesini basıp orada bulunan bazı humbaracıları öldürmüşlerdi. Buna çok kızan humbaracılar ve onları destekleyen lağımcılar depolardan top ve mühimmat çıkararak Tersane’yi basmaya hazırlandılar. Sultan II. Mahmut işi eline alarak Kaptan-ı Derya Abdullah Paşa’yı bu gayet ciddi asayiş sorununu bastırma emri verdi ve onun aldığı sert tedbirlerle bu arbede yatıştırılıp bastırıldı.
Temmuz 1819’da ise Karaköy Kapısı ile Meyyit İskelesi arasında asayişi korumaya görevli nöbetçi yeniçerilerden “Yirmmibeşinci Orta” askerleri ile ” Yetmişbeşinci Orta” askerleri arasında kavga çıktı. Yeniçerilerinin kışlası olan Etmeydanı’ndan bu ortalara bağlı olan diğer yeniçeri askerleri orta yoldaşlarına destek vermek için geldiler. Bu kavga böylece bir sokak savaşına dönüştü. Yeniçerilerden bir grup Haliç’te bulunan bir tüccar gemisine binip kıyiyyi tüfek ateşine tutmaya başladı. Diğer bir grup ise Galata Kulesi’ne çıkıp oradan tüfek ateşi ile bu sokak savaşına katıldı. Disiplinsiz olan askerlerden büyük bir grup ise bu sokak savaşında yararlanıp yakın semtlerde bulunan ticari ve hatta özel yapıları yağmalamaya koyuldu. Ramazan olduğu için meyhaneler kapalıydı ama büyük bir asker grubu meyhaneleri açtırdı ve meyhanelerde içki alemine başladılar. Yeniçeri Ağası büyük çabalar gösterip bu sokak kavgasını bastırabildi.
Sultan II. Mahmud bu disiplinsiz yeniçeri hareketlerini sabırla izlemek zorunda kaldı çünkü başdanışmanı olan Halet Efendi yeniçerileri korumaktaydı. Ama Sultan bu asayişsizlikten Sadrazam Burdurlu Derviş Mehmed Paşa’yı sorumlu tuttu ve 5 Ocak 1820’de onu görevden azletti.
Önce Gelibolu’ya sonra da Çorum’a sürgüne gönderildi. Fakat Helet Efendi’nin adamı olduğu için affedilen Burdurlu Derviş Mehmet Paşa’ya diğer yüksek devlet mevkileri verildi. 16 Ocak 1821’de Şam’a eyalet valisi tayin edildi. Bu görevde Nablus livasının idaresi de bulunmaktaydı. Aynı zamanda “Emir el-Hac” görevi ile hac yolunu koruma ve Anadolu ve Rumeli’den hacca gideceklere destek sağlam görevi de vardı. Sayda eyalet valisi olan Abdullah Paşa’nın isyan etmesi ile Babıali bu sorunu çözmekle Şam Eyalet valisi olan Burdurlu Derviş Mehmed Paşa görevlendirdi. Sonunda ta Akka kalesine kadar ilerleyerek ve Abdullah Paşa’nın affedilmesini sağlayarak bu isyanı bastırdı.
Bu başarısı üzerine paşaya ikinci defa Kütahya merkezli Anadolu Eyaleti valiliği verildi (1823). Bu valiliği sırasında Kütahya’daki Saadettin Camii‘yi yeniden yaptırmıştır. Fakat burada gösterdiği sert idare dolayısı ile İstanbul’a şikayetler gitti ve Kütahya’da bir isyan çıktı. Aynı zamanda rüşvet almakla da sanık oldu ve bunun üzerine Burdurlu Derviş Mehmed Paşa devlet görevlerinden azledildi (Temmuz 1825). Tüm taşınmaz eşyası müsadere edildi ve kendisi de önce Afyon’a sonra Çorum’a sürgüne gönderildi.
Haziran 1837’de affa uğradı ve “Şeyh-ül Harem” yani Medine Valiliği görevi verildi. Bu görev gitmekte iken Hicaz’da Yenbu iskelesine ulaştığı zaman vefat etti.
Enderunlu şair Nevres-i Cedîd denilen Mehmet Efendi, Derviş Mehmed Paşa’nın torunudur.