Bâlî Bey Hanı
Bâlî Bey Hanı, Bursa’da şehrin merkezinden Çekirge yönünde uzanan ana caddenin solunda, yolun sert bir dirsek halinde döndüğü yerin karşısında yer alan Bâlî Bey Hanı, Fatih Sultan Mehmed döneminde inşa edilmiştir. Kimin tarafından ve hangi tarihte yaptırıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber bazı belgelerden anlaşıldığına göre, 1461’de Vlad Tepeş’in (Kazıklı Voyvoda) şehid ettiği Hamza Bey’in (Paşa) oğlu Bâlî Bey tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. 19 Nisan 1546 tarihli bir kayıtta, han veya kervansarayın Yenişehir’deki caminin vakfına ait olduğu ve Bursa’nın Balıkpazarı semtinde bulunduğu belirtilmektedir. Eylül 1629’da hanın kurşunları harap olduğundan bir kısmı kiremitle örtülerek tamir edilmiş, üst kat kurşunları yenilenmiş, bu işler için 60.100 akçe harcanmıştır. Kasım 1634’de üç katın hücrelerinin önlerindeki sakıfların ve kurşunların tamiri için 28.915 kuruş masraf gösterilmiştir. Ağustos 1747’de ve Ekim 1748’de Bâlî Bey vakıflarının mütevvelisi Halil Bey çok harap durumda olan ve bu yüzden de gelir getirmeyen hanı tamir ettirmeye gayret ederken önceki mütevellilerden üçü tarafından öldürülmüştür. 28 Mart 1793 tarihli bir belge de ise, “Altmış dört odalı bu han ile diğer müsakkafâttan, eskiden dört iken ikiye inen menzil, dükkânlar ve odalardan mürekkep Bâlî Bey vakfı harap hale düştüğünden ve galle-i vakıf tamire müsait olmadığından, 250 kuruş muaccel bedelle tamirini yapmak isteyene, vakıf şartlarına uyarak bir sene, pek pek üç seneden fazla müddetle kiraya vermemesi ve icarın ecr-i mislinden az olmaması şartıyla han ferâğ ve tefrîz edilmiştir” denilmektedir. Bundan da XVIII. yüzyıl sonlarında Bâlî Bey Hanı’nın pek iyi durumda olmadığı anlaşılır.
1847 Mayısı içinde Bursa’ya giden Fransız seyyah Xavier Hommaire de Hell’in 1848’de ölümünden sonra yayımlanan seyahat notlarının atlas kısmında bu hanın bir gravürü bulunmaktadır. De Hell’in yanında ressam olarak bulunan Jules Laurens (ö. 1901) tarafından çizilen bu resimde, hangi hana ait olduğu belirtilmemişse de, Bâlî Bey Hanı’nı tasvir ettiği kolayca anlaşılır. Taş basması tekniğinde olan gravürde bu üç katlı hanın o sıralarda çok harap durumda olduğu açıkça görülmektedir. Resmin çizildiği yerdeki revaklar tamamen yıkılmış olduğu gibi karşı tarafta iki katın revakları da yıkık, orta avlu ise toprak doludur. Bu resimden Bâlî Bey Hanı’nın revaklarının sivri kemerlerle avluya açıldığı, bu kemerlerin kare pâyelere oturdukları anlaşılmaktadır. Yine bu resimden öğrenildiğine göre han bir yamaca yaslandığından dipteki bölümün revak kemerleri, yanlardakilerle aynı hizada değildir. Böylece bu kısmın dört katlı olması ihtimali belirmektedir. Ayrıca en yukarıda köşk biçiminde çıkmalı bir asma katın (?) da varlığı dikkati çeker. Herhalde Bursa’yı büyük ölçüde harap eden zelzeleden de zarar gören Bâlî Bey Hanı zamanla toprak altında kalmıştır. Binanın sadece bir iki kemer yıkıntısı görünmekte iken 1985’e doğru Bursa Belediyesi tarafından buradaki toprak tamamen temizletilmiş ve hanın duvar kısımları gün ışığına çıkarılmıştır. Böylece Bâlî Bey Hanı’nın, Gabriel tarafından “kaybolmaya mahkûm birkaç alt yapı kalıntısı” sözleriyle tarif edilen bir harabe olmadığı, kalan parçaları tamir edildiği takdirde bir tarihî eserin yaşatılabileceği anlaşılmıştır.
Kaynak: İslâm Ansiklopedisi