Aydın İsyanı

Aydın İsyanı, Aydın İsyanı, 1829’da Kuyucak’ta başlayan Kel Memet’in önderliğindeki Aydın ayaklanmasıdır.

Aydın İsyanı, 1829’da Kuyucak’ta başlayan Kel Memet’in önderliğindeki Aydın ayaklanması bir halk ihtilali özelliklerini taşır görünmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun girdiği savaşların vergi yükünden bunalan halka bu vergiyi kaldırdığını ilan etmiş, mültezimlerin, voyvodaların ve zabitlerin halktan keyfî olarak topladıkları vergileri kaldırmıştır. Bunlarla da yetinmeyerek, ‘vali-i vilayet, hademe-i devlet, Atçalı Kel Memet şeklinde imzaladığı fermanlarda hükûmetten serbest ticaret ve tarımın korunmasını, kanunların değiştirilmesini, daha eşit kanunlar yapılmasını ve askerliğin yeni esaslara bağlanmasını istemiştir. Aydınlıların yanı sıra, Kütahya, Manisa, Burdur ve Denizli’nin bazı kazaları, onun ileri sürdüğü fikirleri sevinçle karşılamış, ona kapılarını açmış ve kendilerine efendi yapmışlardır. İlk ayaklanmasında Aydın mütesellimi ve yanındaki adamlarıyla girdiği çatışmalar hariç, diğer kasabalarının hiçbirisinde ona karşı silah atılmamıştır. Aksine, adamlarıyla birlikte bu kasabalara birer kurtarıcı gibi girmiştir. İdaresi altında bulunan yerlerde halkının malına, canına ve ırzına saygı gösterdi. Seyahat hürriyetine engel olmamıştır. Zulmü ve adaletsizliği ortadan kaldırmak, yeni bir düzen kurmak için çalışmıştır.

Atçalı Kel Memet Efe Heykeli’ndeki imzaladığı fermanları sembolize eden mührü.

Savunduğu fikirlerin II. Mahmut’un reformları ve sonrasındaki Tanzimat ilanı ile paralellikler arzettiği ileri sürülebilir. Öte yandan, Aydın İhtilali döneminin, Osmanlı İmparatorluğu’nun pek çok bölgesinde bir önder etrafında toplanarak yerel idareleşmeye (veya derebeylik kurmaya) yönelen hareketlerle eşzamanlı olduğu unutulmamalıdır. Boyut ve tarzları farklılıklar göstermekle birlikte, Manisa’da Karaosmanoğulları, Çukurova’da Ramazanoğulları, Yanya’da Tepedelenli Ali Paşa, Tuna boyunda Pazvantoğlu, hatta Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanları aynı dönemin hadiseleridir. Osmanlı Devleti, uğradığı kayıplara rağmen, bunların hepsini aşmıştır. Atçalı Efe’nin yaptıkları devlete karşı gelmek olarak algılanıp padişahça onaylanmamış ve üzerine gönderilen Osmanlı kuvvetlerine 1830’da yenilen Atçalı Efe çatışmada ölmüştür.