Ankaravî Mehmed Emin Efendi Medresesi

Ankaravî Mehmed Emin Efendi Medresesi, 1619 Ankara’da doğdu. Doğum yerine nisbetle Ankaravî veya Engûrî diye anılır. Babası Ankara’da ticaretle uğraşan Hüseyin Efendi’dir. Ankara müftüsü Kırşehirli Mehmed Efendi’nin hizmetinde bulunarak ondan ilim tahsil etti. Ardından Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi’ye mülâzım oldu. Bir süre küçük dereceli medreselerde görev yaptıktan sonra Ekim 1650’de ibtidâ-i hâric derecesiyle Nallı Mescid yakınındaki Mehmed Ağa Dârülhadisi’nde görevlendirildi. Ağustos 1656’da Pervîz Efendi, ertesi yıl Cezerî Kasım Paşa medreselerine tayin edildi ve fetva emaneti görevini üstlendi. Aynı yıl Sekban Ali, Mayıs 1658’de Haydar Paşa ve Ayşe Sultan, iki yıl sonra Sahn-ı Semân, Ekim 1661’de Zâl Paşa Sultânî, Haziran 1662’de İsmihan Sultan ve ertesi yıl Süleymaniye medreselerinde görev yaptı.

Daha sonra kadılık görevine geçen Mehmed Emin Efendi Ekim 1663’te Yenişehir kadısı oldu ve iki yıl sonra azledildi. İstanbul’a dönüşünde ikinci defa fetva eminliği vazifesine getirildi. Aralık 1665’de Pınarhisar ve Keşan kazaları arpalık olarak kendisine verildi. Nisan 1667’de Bursa kadılığına tayin edildi, bu arada fetva eminliği görevini de sürdürdü. Ertesi yılın eylülünde Ankara arpalık olarak kendisine verildi. Aralık 1669’da Mısır, bir yıl sonra Mekke kadılığına tayin edildiyse de vazifeye başlamadan tekrar İstanbul’a çağrıldı ve Haziran 1671’de İstanbul kadılığına getirildi. Mayıs 1672’de Anadolu, Haziran 1673’te Rumeli kazaskerliğiyle görevlendirildi. Bu sırada Şeyhülislâm Minkārîzâde Yahyâ Efendi’nin rahatsızlığı sebebiyle sekiz ay ona nâiblik yaptı ve fetva işlerinde yardımcı oldu. 1676’da azledilerek Murtazââbâd, Yörükân-ı Ankara ve Çukurcuk kazaları ilâvesiyle Ankara kazası kendisine arpalık olarak verilen Mehmed Emin Efendi bu arada kitap telifiyle de meşgul oldu ve Tenvîrü’l-ebṣâr’a hâşiye yazdı. 1681’de Galata kazası arpalık olarak verildi. Nisan 1685’de ikinci defa Rumeli kazaskerliğine ve ertesi yıl Çatalcalı Ali Efendi’nin yerine şeyhülislâmlığa getirildi (27 Eylül 1686).

Şeyhülislâmlığı esnasında IV. Mehmed’i avcılığa olan düşkünlüğü, serhad boylarından gelen kötü haberler yüzünden ortaya çıkan dedikodular ve halkın infiali sebebiyle uyarıp devlet işleriyle ilgilenmeye ikna ederek ayaklanmanın önlenmesinde önemli rol oynadı. IV. Mehmed’in saltanatının son yılında ortaya çıkan karışıklıklar esnasında padişahın oğlu Mustafa’nın yerine kardeşi Süleyman’ın padişah olmasına destek verdiyse de onun cülûsunu göremeden 2 Kasım 1687’de vefat etti ve Çarşamba semtinde Kovacı Dede Camii hazîresine defnedildi. Şeyhülislâmlığı bir yıl bir ay beş gün sürmüştür.

Mehmed Emin Efendi’nin ulemâ arasında seçkin bir yeri olup usul, fürû ve tefsir ilimlerinde mütehassıstı. Kaynaklarda vakur, doğru sözlü, iyilik sever, olgun ve müşfik bir kişi olarak nitelenir. Ankara’da bir cami ile bir dershane yanında yirmi dört çeşme, bir hamam, bir kervansaray ve bir mektep yaptırdığı gibi vasiyeti gereği vakıflarının zevâidiyle İstanbul’da Şehzadebaşı’nda varlığını günümüzde de sürdüren ve Belediye Sarayı ile Hoşkadem Mescidi arasında bulunduğundan Hoşkadem Medresesi adıyla da anılan bir medrese inşa ettirmiştir.

Eserleri. 1. Fetâvâ-yı Ankaravî. Ulemâ arasında bir hayli kabul gören eser, şeyhülislâmların kendi fetvalarından oluşan mecmuaların aksine fıkhî meselelerde genellikle müftâbih olan görüşlerin toplandığı bir eserdir. Kütüphanelerde çok sayıda yazma nüshası bulunan kitap (1864) yılında Bulak’ta ve İstanbul’da iki cilt halinde basılmıştır.

2. Ḥâşiyetü Tenvîri’l-ebṣâr. Şemseddin Muhammed b. Abdullah et-Timurtaşî’nin 1587’de tamamladığı fürûa dair Tenvîrü’l-ebṣâr ve câmiʿu’l-biḥâr adlı eserin Arapça hâşiyesidir. Mehmed Emin Efendi’nin 1676’da Rumeli kazaskerliğinden azledildikten sonra Ankara’da ikameti esnasında yazdığı bu hâşiyenin nüshasına rastlanmamıştır.

3. Âyetü’l-kürsî Tefsiri. Bakara sûresinin 255. âyetinin tefsirinden ibaret olup Saint Petersburg’da kayıtlı bir nüshasının bulunduğu kaydedilmektedir.

Kaynak: İslâm Ansiklopedisi