III. Vlad (Kazıklı Voyvoda)

Osmanlı Terbiyesinde Yetişen Bir İsyan Prensi

(1428/1431 – 1476/1477)


Giriş

Tarihte hem korkunun hem disiplinin sembolü olarak anılan III. Vlad Țepeș, Batı’da “Kazıklı Voyvoda” adıyla ün kazanmış, Osmanlı dünyasında ise “Eflak Voyvodası Vlad” olarak kayıtlara geçmiştir.
O, aslında Osmanlı topraklarında yetişmiş, Türk terbiyesiyle eğitilmiş bir prens idi.
Fakat bu eğitim, ilerleyen yıllarda kendi halkına karşı sert bir düzen anlayışına, Osmanlı’ya karşı da isyanla sonuçlanan bir mücadeleye dönüşmüştür.


Doğumu ve Soyu

Vlad, 1428–1431 yılları arasında Sighișoara (Şegișoara) civarında doğdu.
Babası II. Vlad Dracul, Eflak Voyvodasıydı; Macar Krallığı’na tâbi bir hükümdar olmakla birlikte Osmanlı’ya da vergi vermekteydi. “Dracul” lakabı, üyesi olduğu Ejder Tarikatı’ndan (Ordo Draconis) gelmekteydi.
Annesi Moldavya Prensi Alexander’ın kızıydı.

Vlad çocukluğunu Eflak ve Transilvanya arasında geçirdi. O dönemde Eflak, Osmanlı ile Macar Krallığı arasında sıkışmış, her iki gücün de nüfuz mücadelesine sahne oluyordu.


Osmanlı Sarayında Rehin ve Eğitim Yılları (1442 – 1448)

1442 yılında Sultan II. Murad, Eflak Voyvodası Vlad Dracul’un sadakatini sağlamak amacıyla iki oğlunu rehin olarak istedi.
Böylece Vlad ve küçük kardeşi Radu, Osmanlı topraklarına getirildi.

İlk olarak Eğrigöz Kalesi (Kütahya)’nda, sonra Tokat ve nihayet Edirne Sarayı’nda misafir edildiler.
Bu, bir esaret değil; Osmanlı geleneklerine uygun biçimde bir eğitim ve nezaret süreciydi.

Vlad burada Kur’an okumayı, Aristo mantığını, tarih, matematik, harp stratejisi ve devlet idaresini öğrendi.
Ayrıca Türkçe öğrendi ve İslam kültürüne yakından tanıklık etti.

Sarayda onunla birlikte eğitim alanlar arasında Şehzade Mehmed de vardı. Aralarında yaş farkı azdı.
Genç Vlad, Mehmed’in zekâsına ve liderlik yeteneğine hayranlık duysa da, hırçın yapısı nedeniyle tam anlamıyla Osmanlı otoritesine boyun eğemedi.
Bu yıllar, hem onun askerî zekâsını keskinleştirdi, hem de ilerideki isyanının temelini attı.


Eflak’a Dönüş ve İlk Tahta Çıkış (1448)

Vlad Dracul’un 1447’de János Hunyadi tarafından öldürülmesi üzerine Osmanlı idaresi, Vlad’ı Eflak tahtına geçirdi.
Ancak Osmanlı desteğiyle çıkan bu ilk hükümdarlığı kısa sürdü; Macar yanlısı güçler tarafından devrildi.
Vlad, Osmanlı topraklarına geri döndü ve Sultan II. Mehmed’in himayesinde yaşamını sürdürdü.

Bu süreçte, Fatih’in sarayında yeniden eğitim gördü; savaş disiplini, emir-komuta zinciri ve devlet teşkilatı konularında derin bilgi kazandı.
Kardeşi Radu, Osmanlı terbiyesine daha uyumlu hale gelirken, Vlad’ın iç dünyasında Osmanlı’ya karşı bir özgürlük arzusu filizlendi.


İkinci Tahta Çıkışı ve Güç Dönemi (1456 – 1462)

1456’da, Osmanlı’nın Balkanlarda ilerleyişi sırasında Vlad yeniden harekete geçti.
Fatih’in Sırbistan ve Bosna seferlerine odaklanmasını fırsat bilerek, Eflak tahtını ikinci kez ele geçirdi.

Bu kez ülkesini Osmanlı tarzı merkezi bir idare ile yönetti:

  • Saray teşkilatını yeniden düzenledi,

  • Vergi sistemini merkezileştirdi,

  • Yerel beyleri denetim altına aldı,

  • Suçlulara karşı şiddetli cezalar uyguladı.

Bu dönemdeki disiplin anlayışı, Osmanlı’da gördüğü düzenin bir yansımasıydı.
Ancak Vlad’ın uyguladığı yöntemler acımasızlığa dönüştü; korku ile otoriteyi sağlamayı tercih etti.
Eflak kısa sürede ekonomik olarak toparlandı fakat halk üzerindeki baskı ağırlaştı.


Fatih Sultan Mehmed ile İlişkiler ve Kopuş

1459 yılına gelindiğinde Osmanlı, Eflak’tan düzenli vergi bekliyordu.
Fakat Vlad, bağımsız hareket etmek isteyerek haraç ödemeyi reddetti.
Ayrıca Eflak gençlerinin Osmanlı ordusuna katılmasına engel oldu.

Fatih Sultan Mehmed, diplomasi yoluyla sorunu çözmek istedi.
Ancak Vlad, Osmanlı elçisi Epir Beyi Hamza Paşa’yı protokolde baş eğmediği gerekçesiyle öldürttü.
Bu hadise, Osmanlı’nın sabrını taşırdı.

1462 yılında Fatih Sultan Mehmed, büyük bir orduyla bizzat sefere çıktı.
Vlad, ordusunun Osmanlı’ya göre küçük olduğunu bildiğinden açık savaştan kaçındı ve yakıp-yıkma taktiği (scorched earth) uyguladı.
Kasabaları boşalttı, tarlaları yaktırdı, kuyuları zehirletti.
Eflak başkenti Târgoviște civarında, Osmanlı ordusu binlerce kazığa oturtulmuş cesetlerle karşılaştı.
Bu manzara, Vlad’ın korku siyasetine dair en meşhur olay olarak tarihe geçti.

Fatih Sultan Mehmed, uzun bir seferin ardından Vlad’ın kardeşi Radu cel Frumos’u Eflak tahtına oturttu.
Eflak yeniden Osmanlı’ya bağlandı.


Esaret Yılları (1462 – 1474)

Yenilgiden sonra Vlad, Transilvanya üzerinden Macaristan’a kaçtı.
Yardım istediği Kral Matyas Corvinus, Osmanlı’yla savaş riskine girmemek için Vlad’ı tutuklattı.
Yaklaşık on iki yıl boyunca (1462–1474) Budin ve Visegrád kalelerinde gözetim altında yaşadı.

Bu dönemde Osmanlı’da edindiği bilgi, disiplin ve dil yeteneği sayesinde kralla ve saray çevresiyle iyi ilişkiler kurdu.
Zamanla serbest dolaşım hakkı elde etti, Hristiyan dünyasında Osmanlı düzenini bilen sayılı kişilerden biri haline geldi.
Yine de hiçbir döneminde Fatih Sultan Mehmed’e doğrudan düşmanlık beslemedi; onun zekâsına duyduğu hayranlık eserlerinde hissedilir.


Son Yılları ve Ölümü (1476 – 1477)

1475’te Moldavya Prensi III. Ștefan cel Mare (Büyük Ştefan)’ın desteğiyle serbest kaldı.
1476’da kısa süreliğine tekrar Eflak tahtına geçti.
Ancak Osmanlı’nın desteklediği kuvvetler karşısında tutunamadı.
Mihaloğlu Ali Bey komutasındaki birliklerle yapılan bir çarpışmada öldürüldü.

Cesedi Comana Manastırı’na defnedildi;
başı ise Osmanlı ordusunca İstanbul’a getirilerek Fatih Sultan Mehmed’e sunuldu.


Osmanlı Kaynaklarında Vlad

Osmanlı tarihçileri onun hakkında dengeli bir yaklaşım sergiler:

  • İsyankâr ama kahraman,

  • Adalet isteyen ama zalim,

  • Osmanlı terbiyesiyle yetişmiş ama itaatsiz.

Kroniklerde Vlad, düzen kurma arzusu yüksek fakat merhametten yoksun bir yönetici olarak anlatılır.
Fatih Sultan Mehmed’in onu cezalandırma kararı kişisel değil, devlet düzenini koruma zarureti olarak değerlendirilir.
Eflak’ın Osmanlı’ya bağlılığı, Vlad sonrası dönemde kalıcı hale gelmiş; bu da Fatih’in stratejisinin başarısını göstermiştir.


Değerlendirme

III. Vlad, tarihte iki yönüyle hatırlanır:
Osmanlı terbiyesiyle yetişmiş bir prens ve o terbiyeye karşı gelmiş bir isyancı.
Onun yaşamı, Osmanlı’nın Balkan siyasetine dair önemli bir örnektir.
Vlad’ın hikâyesi, sadece bir vahşet öyküsü değil; Osmanlı idaresinin disipliniyle yerel geleneklerin çatışmasının dramatik sonucudur.

TRT 1’de yayınlanan “Mehmed: Fetihler Sultanı” dizisinde Vlad karakterini oyuncu Ertan Saban canlandırmaktadır.

 


Hazırlayan:

Ahmet Koç – Türk Tarih Araştırmacısı
📜 www.devletialiyyei.com