Nasuh Paşa Antlaşması

Nasuh Paşa Antlaşması, 1603-1612 yıllarında yaşanan Osmanlı-Safevî Savaşı’nı sona erdirmiş ve bölgedeki siyasi dengeyi etkileyen önemli şartları içermiştir.

Müzakereler, Osmanlı sadrazamı Kuyucu Murad Paşa’nın komutasındaki ordunun 1610 yılında Tebriz önlerine gelmesiyle başladı. Ancak, askeri bir çatışma yerine mektuplaşmalar ve diplomatik yollar tercih edildi. Kuyucu Murad Paşa’nın ölümünün ardından Diyarbekir Beylerbeyi Nasuh Paşa sadrazam olarak atandı ve müzakereler onun döneminde de devam etti.

Safevîler, barış fırsatını kaçırmamak adına ciddi bir çaba gösterdiler ve elçilik heyetini, Şah Abbas’ın kadıaskeri Kadı Han başkanlığında, 1612 yazında Diyarbakır’a gönderdiler. İran elçilik heyeti, bol miktarda ipek ve değerli kumaşlarla birlikte İstanbul’a geldi. Kadı Han ve heyeti, Osmanlı başkentinde iyi karşılandı ve I. Ahmed tarafından kabul edildi. Antlaşma müzakereleri sırasında, daha önce 1555 yılında imzalanan Amasya Antlaşması temel alındı ve 20 Kasım 1612 tarihinde antlaşma metni kabul edildi.

Antlaşmanın şartları arasında şunlar bulunmaktadır:

  1. Osmanlı Devleti, Ferhat Paşa Antlaşması’yla kazandığı toprakları geri vermek durumunda kaldı.
  2. Amasya Barış Antlaşması’nın (1555) sınırları geçerli olacaktı ve bu sınırlar çerçevesinde hareket edilecekti.
  3. Safevîler, her yıl Osmanlı Padişahı’na iki yüz yük ipek haraç ödeyecekti.
  4. Osmanlı egemenliği altındaki bölgeler Osmanlılar’ın yönetiminde kalacaktı.
  5. Şehrizor Eyaleti’ni işgal eden Hilev Hana ve Seyyid Mübarek’e Safevîler yardım etmeyecekti.
  6. Şemhal ve Dağıstan’daki Osmanlı egemenliği devam edecekti.
  7. Safevîler, Osmanlılar’ın Ruslar’a karşı yapacakları seferlerde yardım etmeyi kabul etti.
  8. İranlı hacılar, Bağdat ve Basra yoluyla değil, Halep-Şam güzergahını kullanarak hacca gidecekti.
  9. Sınırların belirlenmesi için Mahmut Paşa ve Mehmet Paşa gibi temsilciler atanacaktı.
  10. Antlaşma 3 yıl boyunca sürdü ve ardından ilişkiler tekrar gerildi. 1618’de Serav Antlaşması ile yeni bir barış sağlandı.

Nasuh Paşa Antlaşması, Osmanlı-Safevî ilişkilerindeki karmaşık ve dalgalı süreci yansıtan önemli bir belge olarak tarihe geçmiştir. Bu antlaşma, siyasi dengeyi belirleyen şartları ve taraflar arasındaki diplomatik çabalarıyla dikkat çekerken, sonraki yıllarda tekrar bozulan ilişkilerin de habercisi olmuştur.