Devatdar Mehmed Emin Paşa

Devatdar Mehmed Emin Paşa, Devatdar Mehmed Emin Paşa donanma ricâlinden olup 1700 yılında Basra ve Kurna’nın eşkıya elinden kurtarılmasında hizmeti görülen Basra Valisi Aşçızâde Mehmed Paşa’nın oğludur. Küçük yaşlarda kâtiplik mesleğine girdi, Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’ya intisap ederek bir süre onun devâtdârlığını (divitdâr) yaptı ve “devâtdâr bey” diye ün kazandı. Daha sonra Nevşehirli’nin damadı Kethüdâ Mehmed Paşa’nın kızıyla evlendi, ardından Dîvân-ı Hümâyun hâcegânından oldu. İstanbul mukātaacılığı gibi yüksek gelirli görevlerle kısa sürede zenginleşti. 1730 Patrona İsyanı sırasında kayınpederiyle Sadrazam İbrâhim Paşa’nın öldürülmesi üzerine saklandı ve uzunca bir süre devlet görevlerinden uzak kaldı.

Devatdar Mehmed Emin Paşa asilerin bertaraf edilmesinden sonra tekrar önemli memuriyetlere getirildi. Aralık 1742’de şehreminliğe, ardından mevkūfatçılığa tayin edildi. 1745-1747 yıllarında yeniçeri kâtipliği yaptı. 29 Aralık 1747 tarihinde tersane eminliği görevine, 16 Eylül 1749’da sadâret kethüdâlığına, üç buçuk ay kadar sonra da sadrazamlığa getirildi (3 Ocak 1750). Mehmed Emin Paşa iki buçuk sene kadar devam eden bu görevi esnasında ülke yönetimini sağlamlaştırmak amacıyla çaba sarfetti. Taşrada Bosna, Rusçuk, Hezargrad, Karaman, Malatya ve Bağdat gibi yerlerde çıkan karışıklıklar bastırıldı. Millî aşiretinin Rakka’ya yerleştirilmesi gerçekleştirildi. Gerek Anadolu’da gerekse Rumeli’de kamu düzeninin sağlanması için 1751’de adâletnâmeler çıkarıldı. Yeniçeri Ocağı’nın ıslahı için bazı düzenlemelerin yapılmasına çalışıldı. I. Mahmud sadrazama hitaben çıkardığı hatt-ı hümâyunda ulemânın tutacağı yolu belirledi. Fâtih Camii ile Belgrad Kalesi tamir edildi. 1730 ihtilâlinde tahrip edilen Sâdâbâd ve Küçüksu kasırları ile Kandilli Sarayı yeniden yaptırıldı.

Devatdar Mehmed Emin Paşa 1752’de Küçüksu Kasrı’nı kendi parasıyla inşa ettirdi. Mehmed Emin Paşa burayı Boğaziçi’ni çok seven I. Mahmud’a hediye etti ve padişaha orada ziyafet verdi. Bir süredir ara verilen Çırağan eğlencelerine yeniden başlandı. Mehmed Emin Paşa’nın sadrazamlığı döneminde Üsküdar’da, Gedikpaşa’da, Bedesten’de, Fatih ve Haliç’te büyük yangınlar oldu. Bunlardan 3-4 Şubat 1750’de Küçükpazar’da çıkan ve on dokuz saat süren yangın iki kol halinde yayılarak Süleymaniye, Vefa ve bilhassa Ağakapısı’nı yaktı. İki ay sonra Mercan’da çıkan ve on iki saat süren yangın ise Bitpazarı, Abacılar, Yorgancılar ve Yağlıkçılar’daki kâgir ve ahşap dükkânları, hanları, depolardaki eşyaları ve malları yakıp kül etti. Bu yangınlara yağmur ve sel felâketleri, güneş tutulması, fırtınalar, deniz taşmaları ile kayıkların karaya vurması da eklenince Devâtdâr Mehmed Emin Paşa’ya halk arasında uğursuz anlamında “düztaban” denildi. Ağakapısı ile Yeniodalar ve Cebeci kışlaları yeniden inşa edildi. Her şeyini kaybeden esnafa şefkat gösteren I. Mahmud yanan dükkânları kendi kesesinden inşa ettirdi. Ancak son hadiseler sadrazamın görevden alınmasının yolunu açtı.

Devatdar Mehmed Emin Paşa kaynaklara göre aşırı titizliği ve sertliği yüzünden geçimi zor olduğundan Yeniçeri Ocağı’nda sık sık ağa değişiklikleri yaptı, yangın söndürmede ihmali görülenleri padişahın ihtarlarına rağmen tahkir etti, yeniçeri ağası da aynı muameleye uğradı. Çağdaş tarihçilerden Şem‘dânîzâde Süleyman Efendi yeniçeri ağasıyla arasının açık olmasından kaynaklanan bu duruma temas eder. Ona göre vezîriâzamı azlettirmek isteyen Beşir Ağa, yeniçeri ağasını ayarlayarak onun vasıtasıyla yangınlar çıkartıp bunun sorumluluğunu vezîriâzama yükledi. Bir başka gerekçe ise dönemin güçlü saray adamı olup I. Mahmud üzerinde etkili olan Dârüssaâde Ağası Moralı Beşir Ağa’nın devlet işlerine karışması yüzünden onunla arasının açılmasıdır. 1 Temmuz 1752 tarihinde Paşakapısı’nda kapıkulu süvarilerinin maaşlarının dağıtılması esnasında sadrazamlıktan alınan Devâtdâr Mehmed Emin Paşa önce saraya getirilip bir süre Kapıarası’nda, başka bir rivayete göre ise Balıkhane mahbesinde tutuldu. Parasına ve mallarına el konulduktan sonra mecburi ikametle Girit’in Resmo şehrine sürüldü. Ertesi yılın şubatında affedilerek Mısır valiliğine tayin edildiyse de Kahire’ye geldiği gün vefat etti ve buradaki İmam Şâfiî hazîresine defnedildi (Mayıs 1753).

Devatdar Mehmed Emin Paşa çağdaş gözlemcilere göre bilgili, tedbirli, vakur ve cömert, ancak geçimsiz ve sert karakterliydi. Mehmed Emin Paşa, işlerinde serbest hareket edememesi ve özellikle Dârüssaâde Ağası Moralı Beşir Ağa’nın padişah üzerindeki nüfuzu sebebiyle gerektiği gibi icraatta bulunamamıştır. 1730 ayaklanması sırasında öldürülen kayınpederi Kethüdâ Mehmed Paşa’nın Süleymaniye’deki konağının bahçesindeki mezarını yeniletip yanına sebil ve çeşme yaptırdığı, Kandilli’de sahilde merdivenli sokağın alt başındaki  (1765) tarihli çeşmeyi de inşa ettirdiği kaydedilir. Ayvansarâyî Hüseyin Efendi, Eğrikapı dışında Yenimahalle denilen yerdeki mescide minber koydurduğunu da belirtir. Soyu kızı Fatma Hanım’dan devam etmiştir.

Kaynak: İslâm Ansiklopedisi