Hacı Halil Paşa
Hacı Halil Paşa, Arnavut asıllı olduğu bildirilmiştir. Ağabeyi Sinan Ağa bostancıbaşı iken bostancı ocağına kaydoldu. Fakat 1694’te ağabeyi ölünce bostancı ocağından ayrıldı ve Șatırlar kethudalığı ile Bağdad valisi Kalaylıkoz Ahmet Paşa’ya yanına girdi.
Sonra tekrar bostancı ocağına dönerek bostancıbaşı oldu. Halil Ağa bu görevi 4.5 yıl ifa etti. Silahdar Damat Ali Paşa sadrazam olduğu zaman Avusturya ile savaş olasılığı arttığı için kendisine vezirlik ve Erzurum Eyaleti valiliği rütbeleri verildi ama doğuya gönderilmedi; acele olarak Niş kalesinin tamirini sağlaması için Niş tarafına gönderildi. Sonra da Belgrad muhafızlığına tayin olundu.
Silahdar Damat Ali Paşa’nın 5 Agustos 1716’da Petrovaradin Muharebesi’nde yenik düşüp şehit olmasında yenik ordunun kalan kısmı Hacı Halil Paşa’nın muhafızı olduğu Belgrad’a geri çekildi. Burada ordu erkanı orduya komuta edecek yeni bir geçici serdar-ı ekrem seçmeleri gerekti ve Hacı Halil Paşa ittifakla bu göreve seçildi. İstanbul’da sadaret kaymakamlığı yapan Nevşehirli İbrahim Paşa’nın tavsiyelerine uyan III. Ahmet ordunun seçtiği serdar-ı ekremi Ağustos 1716 ayında tasdik etti ve ayrıca mühr-ü humayunu da Hacı Halil Paşa’ya gönderip ona sadrazamlık görevini verdi.
O yıl Osmanlılar Banat yaylasını kaybettiler ve Avusturya ordusu Temeşvar kalesini 21 Ekim 1716’de ele geçirdi. Ordu ve sadrazam ise kış geçirmek üzere Edirne’ye döndü. Diğer taraftan yenilgi Edirne ve İstanbul’a kadar Balkanlardaki müslüman ve Türk halkı arasında panik çıkardı.
Haziran 1717’de yeni sadrazam ve serdar-ı ekrem yeniden Avusturya’ya sefere çıktı. Avusturyalılar tarafından Haziran ortasından itibaren kuşatma altında bulundurulan Belgrad’ı kurtarmak için ordu o şehre yöneldi. Fakat Ağustos 1717’de Hacı Halil Paşa’nın komutasının yetersizliği ve beceriksizliği dolayısıyla Osmanlı ordusu Belgrad önünde yapılan muharebede tekrar Savoy Prensi Eugen tarafından komuta edilen Avusturya ordusunun sis altında yaptığı beklenmedik bir taarruza karşı koyamadı ve yenilgiye uğradı. 23 Ağustos’ta Belgrad kalesi düştü. Balkanların Belgrad’dan ta Niş’e kadar müslüman Türk halkı yarı aç yarı çıplak yollara düşüp Edirne ve İstanbul’a göçmeye başladı. Padişah III. Ahmet’in Sofya’ya gitmesine rağmen bu panik önlenemedi.
Ordunun erkanı ise kendi aralarında çatışmalara başladılar. Mağlubiyetin sorumlusu Hacı Halil Paşa olarak görüldü ve yapılan harp divanlarında o erkanını kontrol edemedi. Ordu komutanları kendisine hakaret ederek yakışıksız hareketlerde bulundular. Bunun üzerine Hacı Halil Paşa’nın sadrazamlık ve serdarlık yapma imkânı kalmadı. 26 Ağustos 1717’de sadrazamlıktan azledildi ve yerine Tevkii Nişancı Mehmed Paşa’ya sadrâzam ve serdar-ı ekrem görevleri verildi.
Hacı Halil Paşa azledildikten sonra tüm malları müsadere edildi; ama Selanik sancağı arpalık verilerek Selanik yakınında olan Sultaniye kalesinde kalebent olarak ikamet etmesi emrolundu. Fakat çok geçmeden İstanbul’da idam edilmesi için bir ferman çıkartıldı ve sabık çavuşbaşı İsmail Ağa bu idamı infaz etmek için Selanik’e gönderildi. Selanik’e varan İsmail Ağa önce bölgenin ileri gelen idarecileri ile görüşmekteyken bunun haberini alan Hacı Halil Paşa kıyafet değiştirerek ve vaktin geçliğinden istifade edip kaleden ayrılarak İstanbul’a kaçtı. Burada bostancı hasekilerinden “Kirli Kasımoğlu Abdi Haseki”‘nin evinde saklanmaya başladı. Fakat evin bostancı hizmetkarlarından biri onun saklanma yerini ihbar ettiği için Haziran 1720’de Sadrazam tarafından yakalatıldı. Fakat bazı devlet ileri gelenleri araya girerek onu idam edilmekten kurtardılar. Böylece bu sefer Hacı Halil Paşa Midilli adasına sürgüne gönderildi.
Haci Halil Paşa o yıl affedilip 17 Ağustos 1720’de Ömer Paşa’nın yerine Seddülbahir muhafızlığı görevine geçirildi. Hacı Halil Paşa kendini saklayan Abdi Haseki’yi kendine kethüda yapmasıyla can borcunu ödedi. Fakat görevi sırasında halka zulüm yaptığı hakkında şikayetler İstanbul’a yetişti. Bunun üzerine 22 Kasım 1720’de Hacı Halil Paşa muhafızlık görevinden atıldı; vezirlik rütbesi geri alındı ve kendisi de ya tekrar Midilli’ye veya Limni adasında sürgüne gönderildi. Bu sürgünde 7 yıl kaldı.
22 Aralık 1727’de affedilip Karlıeli sancağı ile birlikte Eğriboz muhafızlığına tayin edildi. Sonra sırasıyla Ocak 1728’de Girit’te Kandiye muhafızlığı; Ağustos 1728’de Hanya muhafızlığı ve Haziran 1733’te Girit valiliği görevleri verildi.
Hacı Halil Paşa 1733’te Girit Valisi iken öldü. Ölümünde yaşının seksen civarında olduğu belirtilmiştir.